R21 hakikaten klas arabaydı. Zamanındaki fiyatlandırmayı bilemem ama yüksek fiyattan ötürü diye tahmin etmiştim hep, ama herhangi bir dayanağım yok, tahmini bilgi. Tempra/Tipo modellerine ise hakim olduğum için ona cevap verebilirim.
Hemen herkesin bildiği dijital gösterge arızası vardı kronik. Sebebi ise aslında çok basitti. Arabalar oto sanayi yerine yetkili servise gitse, bakımlarında orijinal bujileri kullanılsa bu sorun kesinlikle kronik olmazdı. 2. kronik arızası, ön süspansiyon sisteminin narin olmasıydı. Arabalar İtalya yollarına göre tasarlanmıştı, Türkiye'de ise çok zayıf kalıyordu. Bunun için Türkiye'ye özel bir düzenleme de yapılmamıştı. Millet alışık arkadan itiş kuş serisine, önden çekiş olmanın getirdiği ek yükler filan da binince bu arabayı alıp takır tukur köy yollarına vuranlar haliyle hiç memnun kalmıyorlardı. (
Hatta İtalyan üretimi Marea'larda da bu sorun devam etti, yerli Marea'larda ön düzen revize edilerek güçlendirilmişti) Uno'lar da aynı jeneasyon olmasına rağmen onların böyle sorunlar yaşamamasının tek sebebi arabanın çok hafif olmasıydı. 3. kronik arızası da EGR valfiydi. Çünkü katalitik konvertör, egr valfi, emisyon filan o zamanki ülke koşullarına son derece ters kavramlardı.
Bugün bile pek çoğumuz kalitesiz yakıt nedeniyle arabamızda ciddi masraflarla karşılaşıyoruz. Bu arabalar Türkiye piyasasına girdiğinde Normal benzin ve süper benzin vardı. Bırakın oktanını filan, kurşunsuz benzine geçilmemişti
En az 25 yıl geçti, hala akaryakıt standardını tutturamadık, kaçak yakıtlar çok baş ağrıtmaya devam ediyor. 25 yıl öncesini siz düşünün
E yakıt tüketimi desek, Türkiye piyasasındaki direk rakibi Renault markasının motorlarına göre çok daha müsrifti. Sonuçta İtalyan motoru. Zamanla bu da düşündürmeye başladı. Otogaz sistemleri peydah olup da LPG'ye geçilmeye başlanınca zaten bu arabalar iptal olmaya başladı
Motorlarda yağ yakmalar, yatak sarmalar filan aldı yürüdü. Uzun zaman üretilip zamanının gerisinde kalınca da kötü, vasat, demode, dandik gibi sıfatlar yakıştırıldı piyasada. 0.28cd rüzgar direnç katsayısını 80'li yıllarda yakalamış seri üretim bir otomobilden bahsediyoruz (
yıllar sona Vectra B aynı değeri tutturmuştu), aslında yeniliklerle doluydu. Ama marka Fiat olduğu için Kuş Serisi ile aynı muameleye maruz bırakılınca bu arabaların bünyeleri kaldıramadı
Kuş Serisi'ni bakımsız bırakıp arıza yaptıran araç sahibi, "yahu Şahin işte ne beklersin" deyip durumu umursamıyordu. Ama aynı şekilde bakımsız bırakılan Tempra'nın verdiği arızaların maddi karşılığı çok daha fazla olduğu için millet sorunlu, masraflı olarak belledi.
Tempra SW larda açılır arka tampon, Tipo 2.0 Action modelinde 148hp lik motor, malum dijital gösterge ve meşhur Economy/Power göstergeleri filan unutulmazlarıydı. Aşırı geniş olması, koltukların konforu, sürüş keyfi filan bonuslarıydı. Bir de çoğu kişi bilmez, bu arabalar üretildiği döneme göre güvenlik olarak çok iyi seviyedelerdi. Bugünkü arabalar gibi kazalarda ön tarafı dağıtarak darbeyi sönümleme gibi konular bu arabalar tasarlanırken gözetilen unsurlardı. (Tabi 35 yıl önceki standartları konuşuyoruz
) O yüzden Kuş serisi gibi şasisiz üretilen otomobillerle bir tutmamak gerekir.
Maalesef o dönemde 0km Tempra alıp da 2. gün arabayı 4 takoz üstünde bulanları da biliyorum. Jantları filan çok çalıyorlardı, millet onlardan da beziyordu
Kapalı garajı olanların tenezzül etmeyeceği, açık otopark sahipleri için ise lüks olarak nitelendirilecek ara modellerin genelinin çektiği sıkıntıları çekiyorlardı
Muhtemelen R21'lerde de asayişle ilgili aynı sıkıntılar yaşanmıştır.
