Elektrikli araçlar için bilmeniz gereken bazı şeyler var.
Birincisi, elektrikli araçlar kaçınılmaz bir gerçek. Çünkü elektrik motor sahip olduğu maksimum torku 1. devirden çevirebileceği maksimum devire kadar %100 veriyor. Motor dururken ya da hareket ederken birbirine sürtünen parçalar olmadığı için motor yağı, triger kayışı gibi masrafları yok ve bakım maliyetleri çok ucuz. Elektrik motorları da verimleştirme çalışmaları var ancak çalışma prensibi aynı bu yüzden elektrik motorda oluşacak masrafların onarımı da çok ucuz.
Burada tek büyük sıkıntı pil. Şu anki piller hızlı dolmadığı gibi kapasitesi de yeterli değil. Bu konuda yapılan çalışmalar 2'ye ayrılmış durumda.
1-) Mevcut pilleri daha hızlı şarj etmenin yollarını bulmak: Örneğin Samsung telefonlarda reklamı yapılan hızlı şarj teknolojisi bu konuda yapılan çalışmaların sonucu. Tesla'nın da supercharger muhabbeti bundan geliyor. Sadece çok güçlü akım vermek yetmiyor. Önemli olan pilin bunu alabilecek yeteneğe sahip olması.
2-) Daha kapasiteli piller üretmek: Bu konuda kimi zaman bazı haberler ortaya çıkıyor ancak henüz somut bir adım atılmış değil.
Bunlara ek olarak mevcut pillerin ömürlerini de uzatmak önemli. Her pilin "cycle" diye adlandırılan, doldurma-boşaltma periyodu dediğimiz bir ömrü var. Tesla arabalarındaki arge'den daha fazla buna para harcıyor ve ürettikleri piller araç 200bin mil yol katedecek kadar dolumdan sonra %80 kapasiteye geliyor. Bu da aşağı yukarı 1000 cycle anlamına geliyor. Ama otomobillerin pillerini tam boşalmadan dolduracağımız için örneğin %20 kapasitedeki bir pili tekrar %100'e çıkarmak ve bunu 5 gün üst üste yapmak 1 cycle anlamına geliyor tahmini olarak.
Asıl sorulması gereken altyapılar hazır mı?
Altyapı'dan bahsederken otoparklara ya da evlerin bi tarafına konulan prizlerden bahsetmiyorum, şehrin elektrik altyapısının bu yükü kaldırmasından bahsediyorum. Düşünün ki İstanbul'da 300bin elektrikli araç var, bu araçların %80'i akşam evlerine döndüler ve araçlarını şarja taktılar. Ortalama 5-6 saat boyunca 260bin araç İstanbul'un elektrik altyapısına, trafolarına ciddi bir yük bindirecek. Bu sayı gelecekte 1 milyon olduğu zamanı düşünün. Bu sadece İstanbul için değil, Avrupa için de geçerli. Elektrikli araçları desteklemek için devletlerin de elektrik altyapısını ve satılacak araçlara göre planlama kapasitesini ortaya döküp buna göre çalışması gerekiyor. Almanya 2030 derken sadece araba üreticilerine şart koşmuyor, kendisi için de plan yapıyor ve Almanya gibi 80 milyonluk ülke için bu milyarlarca dolar maliyet ve belki yeni santrallerin kurulması demek. Siz kalkıp bu iş için enerji santrali kurdunuz ve bu enerji santrali fosil yakıt tüketiyorsa elektrikli araçlara geçmenin hiçbir anlamı yok. Sadece emisyonun çıkış yerini fabrikadan alıp santrale götürüyorsunuz. Almanya'nın nükleer santralleri kapatma projesini de ortaya koyarsak, güneş ve rüzgar enerjisine yatırılması gereken milyarlarca dolar demek oluyor bu.
İşte bu yüzden 10 yıl hiç gerçekçi bir tahmin değil, 20 yıl evet ama bu tarz büyük değişimler için 10 sene yeterli değil. Bu süre içerisinde de pil konusuda muhakkak önemli gelişmeler olacaktır.
Son olarak @istanbul , 90nm tork araba kullanmak çok iyi değil. i10 tamamen şehir içi için üretilmiş, yüksek hızlara çıkması tasarlanmamış bir araba. Yapabiliyor ama tavsiye edilmiyor. Çünkü bir motorun ömrü kaç km gittiği değil, çevirdiği devir ile ölçülür. Ve 1.2 Hyundai i20 kullanmış birisi olarak 1.0 i10 ile 97km hızda yaklaşık 2500-3000 devir civarında gezindiğini tahmin ediyorum. Halbuki 1.6 atmosferik motor bu işi 1500 devir civarında yakıyor. Yani motorun 2 kat hızlı deforme oluyor ki bu düz mantık, logaritmik olarak artar yani katlanarak gerçek hesaplasak.
Selametle,
Kansu