Merhabalar, yaklaşık 2 yıl boyunca birlikte güzel vakit geçirdiğimiz Xsara ile artık yollarımızı ayırmanın vakti gelmişti. Sahip olduğum süreç içerisinde kondisyonunu yukarılara çıkarmak amacıyla pek çok işi elimden geldiğince kendim, gelmediğinde ise sanayide ustaların başında dikilerek yaptırdım. Bu kadar emeğin sonunda içimize sinen bir araç halini almıştı ve piyasasına göre iyi bir fiyata alıcısını bulmuşken buna rağmen aile içerisinde kalması kararlaştırıldı. Ben ise artık sürekli yol yapacak bir görev aracının ötesinde konfor ve kalite hissi daha yukarıda olan, arkadan itişli bir araç peşindeydim. Koşullar göz önünde bulundurulduğunda aslında en başından beri aklımda olan ve doğru zamanı beklediğim tek bir model vardı.
BMW E46 3er Compact
2004 model ve henüz 132.000 km'de bir 3.16ti!
BMW camiasının üvey evladı compact serisinin ikinci jenerasyonu olan bu araç, aslında birçok otomobil severin gözüne pek de hitap etmemesinin yanı sıra, 2 (belki de 1) kapısının eksik oluşu ile kullanışlılık açısından da kafalarda soru işaretleri bırakıyordu. Bu durum benim gibi arabaya nerdeyse hiçbir zaman 2+ kişiyle binmeyen ve apaçi elinde canı alınmamışına pek rastlanılmayan, biraz düzgün bir kozmetiğe sahip olduğunda ise fiyatı katlanan piyasa koşullarında, e46 kasa bmw arayan birisi için bulunmaz bir fırsat haline geliyordu.
Aslında benim için formül şu şekildeydi:
1- 3.18 veya 3.16 farketmeksizin M paket olmalıydı.
2- M paket olmayacak ise 1.8 (avrupa) motorlu 3.16 veya 3.18 olmalıydı.
3- Ancak düşük kilometreli ve temiz bir araç bulunmuş ise paket ve motor konusundaki tercihlerim ikinci planda kalmalıydı.
Formülün hangi basamağında kaldığımızı tahmin edebilirsiniz diye umuyorum
Şu Ana Kadar Yapılanlar & Planlananlar
Aracı henüz sadece birkaç yüz kilometre kadar kullanma fırsatım oldu. Bu sürecin yarısını sebebini sonradan tespit edeceğim bir-iki problemi çözmeye çalışarak geçirdim. OBD cihazı ile arıza kodlarını okuttuğumuzda katalitik konvertör öncesi o2 sensörünün ölçüm yapmadığını tespit ettik ve Bosch marka yeni o2 sensörü takmak için lifte kaldırdığımızda basınç regülatörlü benzin filtremizin hava hortumunun yerinden çıkmış olduğunu gördük ve onardık. Bu müdahale sonrası aracın çalışması daha stabil hale geldi. Bunların yanında Mann hava filtresi değişimi, akışmetre temizliği, 2 adet bagaj amortisörü değişimi, 4 adet NGK bujiler, derecesi yetersiz gelen antifirizin Motul auto cool expert ile komple değişimi, yerinden kalkan arka cam fitlinin yerine yapıştırılması, seviyesi azalmış olan direksiyon hidroliğinin tamamlanması, rot balans ayarı gibi işlemleri de yaptım ve yaptırdım. Nispeten acil bulduğum işlemleri tamamladığımdan dolayı bundan sonraki işlemleri bu başlık altında kendin yap şeklinde paylaşarak aracın günlüğü haline getirmeye niyetliyim. Sırada benzin ve polen filtresinin değişimi var ancak bunları yağ bakımı ile birlikte aradan çıkarma niyetindeyim. Aracın boyası ise ilgiye muhtaç olduğunu fazlasıyla belli eder durumda. Havaların ısınmasıyla beraber pasta cila işlemleri ile puslu ve çizikli yüzeyden kurtulacağımız gün için sabırsızlanıyorum.
Araç İncelemesi ve Sürüş Özellikleri
Araca bindiğim anda ilk gözlemim göründüğünden çok daha büyük ve ağır bir gövdenin içindeymişim hissiyatı oldu. Direksiyonun ağırca oluşu bu hissiyatı destekler nitelikte. Pedalların hissiyatı güzel ve rahat. Vites oranları ise ciddi derecede kısa ayarlanmış. Bu durum aracın çevikliğine her ne kadar katkıda bulunmakta ise de dezavantajını uzun yolda 100 km/h ile 3000 dd - 190 km/h ile 6000 dd ile gittiğinizde yakıt tüketimi ile (muhtemelen) görüyorsunuz. Aracın motoruna geldiğimiz zaman, şehrin trafik temposuna ayak uydurmak için bir nebze devirli kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Zira atmosferik motorun düşük devirleri kasanın ağırlığına oranla bir tık yetersiz kalmakta. Bu noktada bilmeyenler için araçta bulunan N40 kodlu motorun, hacme göre vergi alınan ülkeler için özel olarak, N42 kodlu motordan 200cc çalarak 25 nm tork çalarak ve bir miktar yakıt sarfiyatı ekleyerek tasarlanan daha verimsiz bir versiyonu olduğunu eklemem gerek. Hacme göre vergi sistemine olan sitemimi de böylece belirtmek istedim. Tüm bunlara rağmen orta devirlerden itibaren ise tatmin edici bir şekilde artan çekiş sunuyor. Viraj performansı ise bu aracın artı noktalarından birini oluşturmakta. Araçtaki 195/65/15 ebadındaki lastiklere rağmen virajlarda sizi 4 teker üzerinde değil, arasında olduğunuz hissi ile güvende ve mutlu hissettiriyor. İyi ayarlanmış ön-arka ağırlık dağılımı ve arkadan itişin sunduğu ağırlık transferi imkanı ile virajlara girmek bir keyif haline geliyor. Bu durumda kaputu açtığınızda karşılaştığınız motorun olabildiğince kabine ve aşağıya gömülü olma durumunun etkin rol oynadığını düşünüyorum. Radyatörle motor arasında bir 4 silindirin daha rahatlıkla sığacağı kadar yer var.
Aracın yol bozukluklarına verdiği tepkiler ve suspansiyon konforuna gelecek olursak, kısa-keskin bozukluklardaki rafinelik ve izolasyon beklediğim seviyede olsa da dalgalanma tarzı bozukluklarda bir 5 serisinin içinde olmadığınızı hatırlatır nitelikte sert tarafta. Yüksek süratteki yalıtım konusunda bir miktar rüzgar ve devir çeviren motorun sesiyle muhatap olduğunuzu söyleyebilirim ama bu rahatsız edici seviyelerde değil. Yükselen hızla birlikte ise bu sesler beklentinin daha aşağısında artıyor. Rolanti dışında 4 silindirli motordan herhangi bir vibrasyon hissetmek de pek mümkün değil.
Şimdilik elimde olan fotoğraflar ve tecrübelerim ile yazımı destekleyerek aracımı sizlerle tanıştırmak istedim. Bay ahtapot ile birlikte uzun bir süre bu aracın içinde gülümseyeceğimizi düşünüyorum. Sonraki aşamada konuyu daha özenilmiş fotoğraflar ile destekleyerek konuyu sürdüreceğim.
Görüşmek üzere...
BMW E46 3er Compact
2004 model ve henüz 132.000 km'de bir 3.16ti!

BMW camiasının üvey evladı compact serisinin ikinci jenerasyonu olan bu araç, aslında birçok otomobil severin gözüne pek de hitap etmemesinin yanı sıra, 2 (belki de 1) kapısının eksik oluşu ile kullanışlılık açısından da kafalarda soru işaretleri bırakıyordu. Bu durum benim gibi arabaya nerdeyse hiçbir zaman 2+ kişiyle binmeyen ve apaçi elinde canı alınmamışına pek rastlanılmayan, biraz düzgün bir kozmetiğe sahip olduğunda ise fiyatı katlanan piyasa koşullarında, e46 kasa bmw arayan birisi için bulunmaz bir fırsat haline geliyordu.
Aslında benim için formül şu şekildeydi:
1- 3.18 veya 3.16 farketmeksizin M paket olmalıydı.
2- M paket olmayacak ise 1.8 (avrupa) motorlu 3.16 veya 3.18 olmalıydı.
3- Ancak düşük kilometreli ve temiz bir araç bulunmuş ise paket ve motor konusundaki tercihlerim ikinci planda kalmalıydı.
Formülün hangi basamağında kaldığımızı tahmin edebilirsiniz diye umuyorum

Şu Ana Kadar Yapılanlar & Planlananlar
Aracı henüz sadece birkaç yüz kilometre kadar kullanma fırsatım oldu. Bu sürecin yarısını sebebini sonradan tespit edeceğim bir-iki problemi çözmeye çalışarak geçirdim. OBD cihazı ile arıza kodlarını okuttuğumuzda katalitik konvertör öncesi o2 sensörünün ölçüm yapmadığını tespit ettik ve Bosch marka yeni o2 sensörü takmak için lifte kaldırdığımızda basınç regülatörlü benzin filtremizin hava hortumunun yerinden çıkmış olduğunu gördük ve onardık. Bu müdahale sonrası aracın çalışması daha stabil hale geldi. Bunların yanında Mann hava filtresi değişimi, akışmetre temizliği, 2 adet bagaj amortisörü değişimi, 4 adet NGK bujiler, derecesi yetersiz gelen antifirizin Motul auto cool expert ile komple değişimi, yerinden kalkan arka cam fitlinin yerine yapıştırılması, seviyesi azalmış olan direksiyon hidroliğinin tamamlanması, rot balans ayarı gibi işlemleri de yaptım ve yaptırdım. Nispeten acil bulduğum işlemleri tamamladığımdan dolayı bundan sonraki işlemleri bu başlık altında kendin yap şeklinde paylaşarak aracın günlüğü haline getirmeye niyetliyim. Sırada benzin ve polen filtresinin değişimi var ancak bunları yağ bakımı ile birlikte aradan çıkarma niyetindeyim. Aracın boyası ise ilgiye muhtaç olduğunu fazlasıyla belli eder durumda. Havaların ısınmasıyla beraber pasta cila işlemleri ile puslu ve çizikli yüzeyden kurtulacağımız gün için sabırsızlanıyorum.
Araç İncelemesi ve Sürüş Özellikleri
Araca bindiğim anda ilk gözlemim göründüğünden çok daha büyük ve ağır bir gövdenin içindeymişim hissiyatı oldu. Direksiyonun ağırca oluşu bu hissiyatı destekler nitelikte. Pedalların hissiyatı güzel ve rahat. Vites oranları ise ciddi derecede kısa ayarlanmış. Bu durum aracın çevikliğine her ne kadar katkıda bulunmakta ise de dezavantajını uzun yolda 100 km/h ile 3000 dd - 190 km/h ile 6000 dd ile gittiğinizde yakıt tüketimi ile (muhtemelen) görüyorsunuz. Aracın motoruna geldiğimiz zaman, şehrin trafik temposuna ayak uydurmak için bir nebze devirli kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Zira atmosferik motorun düşük devirleri kasanın ağırlığına oranla bir tık yetersiz kalmakta. Bu noktada bilmeyenler için araçta bulunan N40 kodlu motorun, hacme göre vergi alınan ülkeler için özel olarak, N42 kodlu motordan 200cc çalarak 25 nm tork çalarak ve bir miktar yakıt sarfiyatı ekleyerek tasarlanan daha verimsiz bir versiyonu olduğunu eklemem gerek. Hacme göre vergi sistemine olan sitemimi de böylece belirtmek istedim. Tüm bunlara rağmen orta devirlerden itibaren ise tatmin edici bir şekilde artan çekiş sunuyor. Viraj performansı ise bu aracın artı noktalarından birini oluşturmakta. Araçtaki 195/65/15 ebadındaki lastiklere rağmen virajlarda sizi 4 teker üzerinde değil, arasında olduğunuz hissi ile güvende ve mutlu hissettiriyor. İyi ayarlanmış ön-arka ağırlık dağılımı ve arkadan itişin sunduğu ağırlık transferi imkanı ile virajlara girmek bir keyif haline geliyor. Bu durumda kaputu açtığınızda karşılaştığınız motorun olabildiğince kabine ve aşağıya gömülü olma durumunun etkin rol oynadığını düşünüyorum. Radyatörle motor arasında bir 4 silindirin daha rahatlıkla sığacağı kadar yer var.


Aracın yol bozukluklarına verdiği tepkiler ve suspansiyon konforuna gelecek olursak, kısa-keskin bozukluklardaki rafinelik ve izolasyon beklediğim seviyede olsa da dalgalanma tarzı bozukluklarda bir 5 serisinin içinde olmadığınızı hatırlatır nitelikte sert tarafta. Yüksek süratteki yalıtım konusunda bir miktar rüzgar ve devir çeviren motorun sesiyle muhatap olduğunuzu söyleyebilirim ama bu rahatsız edici seviyelerde değil. Yükselen hızla birlikte ise bu sesler beklentinin daha aşağısında artıyor. Rolanti dışında 4 silindirli motordan herhangi bir vibrasyon hissetmek de pek mümkün değil.

Şimdilik elimde olan fotoğraflar ve tecrübelerim ile yazımı destekleyerek aracımı sizlerle tanıştırmak istedim. Bay ahtapot ile birlikte uzun bir süre bu aracın içinde gülümseyeceğimizi düşünüyorum. Sonraki aşamada konuyu daha özenilmiş fotoğraflar ile destekleyerek konuyu sürdüreceğim.
Görüşmek üzere...