Edebiyat Odası

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan yaso
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem...
Değil!
Ekmek parası desem...
Değil!
Bir dert ki...

Dayanılır şey değil.

Orhan Veli
 
4c5c820720bd04f6000afed3169d9a66.jpg


ASUS_Z00AD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
  • Beğeni
Tepkiler: ilhan55 ve yaso
Daha önce nasıl görmedim bubölümü acaba..

Bir rüya gibiydi, bir rüya sanki..
Bir rüya demiştin bu rüya hain!
Bir rüya kabustu..
Bir rüya hayli bu kadar güzeldir..
"Bir rüya halin"
-gazapizm
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso ve alfhonso
16002932_403314386679139_8951425613479580041_n.jpg


Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
.
Cahit Sıtkı Tarancı / Abbas
 
  • Beğeni
Tepkiler: EmreKRC
Çocukken okulda bir halt olamayacağı belli olunca babası tarafından hiç olmazsa bir zenaat öğrensin diye saatçi Mahmut'un yanına çırak verilmişti. Hacı Mahmut çok sert, nobran bir adamdı. Bu sertlikle mi yetiştiği için bilinmez, kendisi de çıraklarına çok sert davrandığından artık yanından kaçıp giden çırakların sayısını bile unutmuştu. Son zamanlarda da iyice bıkkınlık gelmiş hatta çok satıyor diye dükkanda hep aynı model saati üretip satar olmuştu. Bütün dükkan tek model saat ile dolu, hepsi zamanın farklı saatlerini gösterir şekilde dururdu.
Yemeğini yemiş çırağına getirttiği kahvesini içmiş, önündeki saati kuruyordu.
"Hımm saat 14.44... 44 dakika ileri gitmiş" dedi içinden ve saati ayarladı.
"Kahveni getirdim usta yemeğin üstüne iç" dedi çırak içeri girip.
...
Bir an duraksadı, az önce yediği yemeğin boş tabakları önünde duruyor. Anlamıştı "zamanı geri aldım" diye düşündü içinde ki ürpertiyle.
- Tanrım neler oluyor? diye söylendi kendi kendine.
Saati tekrar ileri aldığında aynı zamana döndüğünü farketti ama sanki demin boşlukta idi, arafta gibi, yarı saydam varla yok arası.
Akşam olduğunda çırak;
"Usta kapatmıyor muyuz dükkanı?" diye sorduğunda Hacı Mahmut;
"Bekle biraz patlamadın ya" diye sert şekilde çıkıştı.
Denemişti, saat dükkan dışında çalışmıyordu, üç saat ileri aldı, yan kahveye gitti ve televizyonda süper loto sonuçlarının yayınlanmasını bekledi.
Heyecanla yazdı sonuçları. Artık zengin bir adam olacaktı. Dükkana dönmek için acele ediyordu çünkü yavaş yavaş silindiğinin, şeffaflaştığının farkındaydı. İçeri girince gözleri yerinden fırlayacak gibi oldu, çırak bütün saatleri yere dökmüş, tepe halinde yerlerde duruyordu.
Bir de not vardı en tepede;
"Artık insanlara bağırmayı bırak yoksa bu hayattan silinip gidersin."
Ne yapacağını şaşırdı. Yerdeki saatleri eline almaya başladı. O saat hangisiydi? Zaman...
O kadar çok saat vardı ki...
Zaman geçiyor, geçip gidiyor bir daha gelmemek üzere...
Orhan B.
 
Takma kendimden can sıkıntım
Önceden beridir bir ölüm takıntım
Bunu da yüzüme vurmasınlar
Sade evde yüzüm asık, dışarda sempatik takıldım.
-Yunus Özyavuz
 
“Hayat nedir senin için?” diye sorduğunda, her insan farklı yerde durduğundan, farklı cevaplar duyarsın bu yüzden.
Benim için hayat hayattır. O kadar. Ekmek bıçağında kalıp pıhtılaşan kan lekemdir ister istemez.
Bazısı için gökyüzüdür yalnızca. Parmaklıklar ardından sevdiğinin yolunu gözleyen bir insanın demirsizi gökyüzüdür kuşkusuz. Hayat da gökyüzü kadar mühimdir onun için.
Aynı sokağın elektrik tellerinde yirmi yılını geçirmiş fakir bir karga gibi, hiçbir güvercin gerdanının güzelleştiremeyeceğini bilmek gibi bir yanı vardır yanlış yerde durmanın.
Bazısı için hayat durmaktır o yüzden. Durmak, “bitti” demenin yarısıdır. “Şimdi beklemek vaktidir inceden” der, diğer yarısını da öyle tamamlarsın hayatın.
.
Cemal Tuzak / Yaşamak ve Birkaç Mühim Mesele

masadergi
 
bir şeydi, sonsuzluk gibi bir şey
öylesine gibi bir şey
bilim ve dinlerle tanımlanamayan
Batuhan Dedde
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso