Edebiyat Odası

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan yaso
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

@istanbul abimize gelsin. Bu şiiri Ümit Yaşar çok sevdiği 1. nesil i10'una yazmış diye söylentiler var.
 
Son düzenleme:
Ayten güzel isim ama yav :) bendim i1 x rite pro vardı "ayvan" (başında h var yok arası) diyodum her gördüğümde oraları hatırlatıyoum :)
 
Son düzenleme:
Yaşamak ne güzel şey
Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak, bir usta, kitap gibi
Bir sevda şarkısı gibi
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...

Yaşamak birer birer ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi

Nazım Hikmet Ran
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso ve hakikionur
Bir şehit çocuğunun babasına yazdığı mektup...

Yine seni özledim. Yine aklım karıştı baba.. Özlem aklı karıştırırmı? Bunu öğretmemiştin bana.

Bugün benim doğum günüm. Şimdi sekiz yaşımdayım, büyüdüm erkek oldum ama hala anlamıyorum, sen neden yoksun baba. Önlük bana çok yakıştı. Senin hep görmek istediğin gibi pırıl pırıl bir öğrenci oldum, ama sen göremedin üzgünüm, çok üzgünüm baba.
Karlı bir kış günüydü, seni bir tabut içine koymuşlardı. Yine çok yakışıklıydın. Derin bir uykuya dalmıştın. Çağırdım defalarca seslendim sana, cevap vermedin, küstüm sonra. Hani söz vermiştin. Kartopu oynayacaktık ilk kar yağdığında. Hava çok soğuktu, ama babannem ağlarken oooyyy ciğerim yanıyor diyordu.
İnsanın ciğeri nasıl yanar baba?

Çok büyük bir kalabalık vardı. Herkes ama herkes ağlıyordu. Hep bir ağızdan « şehitler ölmez, vatan bölünmez » diyorlardı. Sen şehitsen ölmüş olamazsın.
Ölmediysen nerdesin baba?

Kocaman bir Türk bayrağına sarmışlardı tabutunu. Sen onu hep göklerde görmek isterdin. Kutsal sevdam bayrağım derdin ya hani. Nedense biraz da kıskandım o zaman seni. Affet baba. Peki neden anlamıyorum hala.
Şimdi sen öldün mü? O zaman vatan bölündü mü?

Çok karıştı aklım baba. Vatanı kim bölmek ister ki. Bu günah değil mi? Dedem anlatırdı ya hep benim dedem Çanakkale de şehit oldu vatanı kurtarmak için derdi ya. O zaman büyük büyük dedem yok yere mi öldü? Neden tekrar vatanı bölmek istiyorlar baba? Bildiğim tek bir şey var ; o da sen yoksun yanımda.

Annem çok özlüyor seni biliyorum. Babanla gurur duyuyorum diyor. İnsan gurur duyunca ağlar mı? Özleme alışırmı baba?

Peki gurur senin yerine kardeşimi koklar mı? Beni maça götürür mü acaba?

Biliyor musun baba, benim ciğerim yanmıyor elledim sıcak değildi fazla. Hem duman da çıkmıyor. Ama içimde bir şey var. Seni her düşündüğümde orası çok acıyor, sızlıyor, sanki kopacakmış gibi oluyor. Sanki birileri devamlı kalbimi sıkıyor. Galiba sen yokken hep hasta oluyorum baba.

Bu acı nasıl diner? Ellerin ellerimi nerde bekler? Koşabilmek için seninle yollar bizi nasıl özler? Vatanı hangi canavar böler? Onlara senden başka kim dur der?
Gel de anlat bana. Anlat, öğret ki bende şehit olayım baba..
 
Vücudunuza aynada bir bakın: Ölümlü olduğunuzu anlayacaksınız. Parmaklarınızı kaburga kemiklerinizin üzerinde bir mandoline dokunur gibi gezdirin: Mezara ne kadar yakın olduğunuzu göreceksiniz. Giyimli olduğumuz içindir ki ölümsüzlükle böbürleniriz: Bir kravat takıldığında nasıl ölünebilir? Giyinip süslenen ceset kendini iyi tanımamaktadır ve ebediyeti hayal ederek bunun yanılsamasını sahiplenmektedir. Et iskeleti örter, giysi eti örter. Bir şapka taktığınızda, ana karnında günler geçirdiğiniz ya da solucanların yağlarınızı tıka basa yiyecekleri kimin aklına gelir?

Çürümenin Kitabı / E.M. Cioran
 
  • Beğeni
Tepkiler: hakikionur ve yaso
18813238_474430932900817_7358623546845354076_n.jpg
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso ve Mt.Akina
ıslıkla downtown train çalarak çapadaki yalnız apartmanının güzel kapısını kapatır. "ne kadar çok yaşadıysam o kadar çok yalnızım"diye düşünür. (bkz: bir de sen gitme) zihninde uykuya dalmış güvercinlerin ürkekliği, ruhunda kırılmaya yüz tutmuş bir hindu halatının mahsunluğu vardır. takriben 100 adım atacak ve sokağın köşesindeki tekel bayiine gidecek, devletin kendisine sağladığı öğrencilik kredisinin belirli bir miktarını bütçesi çerçevesinde çarçur edecektir. hüzünlüdür. tom waits zaten hüzün demek değilse ne demektir.

huzursuz adımlarını sokağın köşesine doğru yönlendirir. yürürken karşısından mahallenin şarapçısı çakır gelmektedir. "çakır naber lan? şarabı bitirmişin erkenden. ne iş?" şeklinde selam verir. "perfecktusabi be. bana bi bira alsana be" şeklinde tinerci yav.aklığı ve korkutucu bakışlarıyla cevap verir çakır. perfecktus korkmaz. özgür olanlar korkmaz çünkü. ölüm özgürlüğü kısıtlayamaz. "olur lan. gel alıym sana iki bira şerefsiz." diye neredeyse aşırıya kaçan bir sevgi gösterisiyle cevap verir perfecktus. insan zihninin kıvrımları her zaman yeni sürprizlere gebedir. çakır ve perfecktus başlarlar hayatlarının ne ilk ne de son 100 metresine.

tekel bayii çakırı tanır. "dünya üzerinde işlevi kalmamış fakat bu kadar bayisi bulunan başka bir kuruluş yoktur herhalde" der perfecktus çakır'a. çakır bunun farkında değildir. bu durum çakırın sikinde dğeildir demek daha doğru olur sanırım. "senin bi manitan vardı çakır, beyaz bi köpek, noldu lan ona?" diye sorar tekel bayisi. kuruyemişçi bozuntusu. s.ktim öldü der çakır. sinirlenmiştir. perfecktusla aralarınaki entellektüaliteye dayanan arkadaşlık bu noktada son yolculuğuna uğurlanmaktadır.bu durum ziyadesiyle sinirine dokunur perfecktusun.

"sikt.r et sen itleri çakır" der perfecktus. it derken tekel bayiine bir bakış çakar. sert bir bakış. dişlerinin arasından tısladığı duyulur perfecktusun. adanalı backgroundu ve jiu jitsu konusundaki ustalığını bakışlarına yansıtır. tekel bayii korkmuştur. "peki öyle olsun bakalım" gibilerinden bir bakış atar fıstıkçı şahap. "ordan iki tane efes extra ver çakır'a... " der perfecktus, cümlesine devam etmeyi düşünürken çakır şimşek hızıyla fırlatır kelimelerini. "bomonti ver". bomontinin bir semt dışında başka bir cümlede ilk kez kullanıldığına şahit olan perfecktus şaşırır. "bomonti ne lan çakır! al işte efesini a.ına koyim" der. çakır bu kez korkar bu sertlikten çünkü perfecktus jiu jitsu bilmektedir. çakır perfecktusun jiu jitsu bildiğini kötü bir tesadüfle öğrenmiştir. asla da unutamayacaktır. "abi o gaz yapıyor a.ınakoyim ya" . çakır bunları söyler ve kenara çekilir. "tamam öyleyse iki tane bomonti ver çakır'a" der perfecktus, "dört tane de bana".

bu şekilde tanıştım bomontiyle. bence çok güzel biradır kendisi. ben hiç düşünmeden alırım tekel bayiinin buzdolabından ve içerim. artık bomonti içiyorum desem daha iyi anlaşılır sanırım düşüncelerim...haydi gidelim olric,burda işimiz bitti. odamızın en karanlık köşesine çekilip bir mum yakalım gözlerimize
 
  • Beğeni
Tepkiler: Porsche
Sözlükte öyle cevherleri uçurdular ki ben silik yediklerini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. "Nasıl ****************** oldum?" isimli hikayeyi hatırlar mısın sen? Üniversite yıllarını anlatırdı bi yazar. Ne zaman yazıldı tam hatırlamıyorum ama eski idi bayağı.
Abi dediğin hikayeyi tsigalko yazmıştı internette var bi ara okuyup yarıda bırakmıştım baya sarmıştı. Sen Annem babama nasıl verdi acaba neler hissetti yi biliyormusun bence efsaneler efsanesi
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso ve Porsche
gün gelir sevda koyarsa
soluksuz seni
gün olur yolun düşerse
gurbet ellere
al bu dertten yüreğimi
dalgalara sal...

kederin büyüyorsa kuytuluklarda
gidecek deniz yoksa, bulamadınsa
al bu dertten yüreğimi
yağmurlara ser.
 
İtaat, suçluluk duygusu ve vicdan azabının panzehiriydi! Herkes itaat etmeliydi! Hepimiz, itaat edecek birini bulup suçu ona atmalıydık! Herhangi bir ülkenin ya da bir çocuk çetesinin lideri bile olsak, itaat edecek birilerini bulmalıydık. Her şeyden önce, akıl sağlığını korumak için bu şarttı. Yapayalnız bir imparator bile olsak, etrafımızda bize emir verecek tek bir insan bile olmasa, yine de bir yolunu bulup itaat edecek birini bulmalıydık. Tanrı, bunun için vardı! Dünyanın bütün kralları, imparatorları, diktatörleri ve devler başkanları itaat edebilsin diye! İtaat denilen çamaşır suyunu vicdanlarına döküp, "Her şey Allahtan!" diyerek uykuya dalabilsinler diye!”

Hakan Günday