HABER En SORUNSUZ otomobil hangisi? | Otopark.com Soruyor #1

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Arkadaşlar,

Siz olayı biraz karıştırdınız veya konu başka yere gitti. İşin özü şu ki bizim kullandığımız, özellikle 1.6lt altında ki motorlara konulan turbo beslemelerin amacı “benzer güçleri daha küçük hacimden çıkartmak ve tüketim, emilsiyon ve performansı optimum seviyeye” getirmek. Hatta son dönemde silindir de azaltarak aracı biraz daha hafifletmek..

Bu turboların eti ne, budu ne?
Baya küçük turbo uygulamaları bunlar. Haliyle alt devirleri canlı ama üst devirleri boş araçlar. Vites düşürüp 5k rpm de 3 veya 4 de gazlamıyorsunuz değil mi bu tip araçlar ile ?

Üst devirlerin canlı olmasını beklemek hayal ki zaten canlı olsalar motor güçleri de çok saha yüksek olur. Atmosferik araçlar en yüksek tork değerlerine, tıpkı en yüksek güç değerlerine eriştikleri gibi genellikle çok yüksek devir de ulaşırlar.

Motorun en yüksek tork değeri hangi devir aralığında ise siz devir saatinin en hızlı yikselişini o devir bandında görürsünüz. Bu sebeple küçük turbolu, ekonomi amaçlı turbo tasarımı içeren bir motoru yüksek devir de boğmak ile, normal bir atmosferik motorlu aracı alt devirde hızlandırmaya çalışmak aşşa yukarı aynı tecrübeyi (gitmeme durumu) verir.

Eğer yazılanlar dan ben yanlış anladıysam kusura bakmayın...
 
  • Beğeni
Tepkiler: MehmetP55 ve bt
Valla eski toyota atmosferiği fiyatlarında kadlığınız gibi eski ford bayisine gidiyor düşünceleriniz sanırım.Bir kuruş inmiyor Ford.
Ford dan Mondeo fiyatı istedik listeden %10 indirim yaparız dediler ve bu telefonla olan daha pazarlık yapmadık perşembe günü gideceğiz yazarım lakin o liste fiyatları hikaye uçuk yazan tüm markalar bayide ciddi indirim yapıyor en güzel örnekte vw bütün forumda birisi Manisa Vw den golf 1.4 comfortline için 107.000 fiyat almış
 
Şöyle bir muhabbet özellikle çift kavrama şanzıman için zaten garantiden değiştiriyorlar benim için sorun diyen çok insan gördüm.
Garanti için de sürekli yetkili servis bakımlı olmak gerekiyor. 75 bin bakımı için 1000 liraya anlaştık yetkiliyle. İçinde motor sistem yağ temizliği falan da vardı haricen. Ama gel gör ki ön balatalarım bitmek üzereymiş ve 1400 liraya patladı bana bakım. Sıtkım sıyrıldı. Mayıs'ta garantim bitiyor daha yetkiliye uğrarsam ne olayım. Ama çift kavramaya sahip olup iyi niyetten yararlanmak istesem bu öpülmeye sürekli katlanmak zorunda kalırdım. Kimse kusura bakmasın ama kendi iradenle aldığın bir ürün sorun çıkarırsa diye böyle bir soyguna distribütör firmalar tarafından mecbur bırakılmak, daha doğrusu mecbur bırakılmaya da razı olmak anlaşılabilir bir durum değil.
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar,

Siz olayı biraz karıştırdınız veya konu başka yere gitti. İşin özü şu ki bizim kullandığımız, özellikle 1.6lt altında ki motorlara konulan turbo beslemelerin amacı “benzer güçleri daha küçük hacimden çıkartmak ve tüketim, emilsiyon ve performansı optimum seviyeye” getirmek. Hatta son dönemde silindir de azaltarak aracı biraz daha hafifletmek..

Bu turboların eti ne, budu ne?
Baya küçük turbo uygulamaları bunlar. Haliyle alt devirleri canlı ama üst devirleri boş araçlar. Vites düşürüp 5k rpm de 3 veya 4 de gazlamıyorsunuz değil mi bu tip araçlar ile ?

Üst devirlerin canlı olmasını beklemek hayal ki zaten canlı olsalar motor güçleri de çok saha yüksek olur. Atmosferik araçlar en yüksek tork değerlerine, tıpkı en yüksek güç değerlerine eriştikleri gibi genellikle çok yüksek devir de ulaşırlar.

Motorun en yüksek tork değeri hangi devir aralığında ise siz devir saatinin en hızlı yikselişini o devir bandında görürsünüz. Bu sebeple küçük turbolu, ekonomi amaçlı turbo tasarımı içeren bir motoru yüksek devir de boğmak ile, normal bir atmosferik motorlu aracı alt devirde hızlandırmaya çalışmak aşşa yukarı aynı tecrübeyi (gitmeme durumu) verir.

Eğer yazılanlar dan ben yanlış anladıysam kusura bakmayın...
Tam olarak doğruları yazmışsınız hocam, gazlamak istedim mi en gitmeyen atmosferik motoru tercih ettiğimi belirttim. Ama pek çok kişi bu motorlara "aabi çok iyi gidiyor yaa" diyor :) Halbuki üreticilerde temel düşünce şu: 1.6 motor koyup şehir içinde benzin içtirip emisyon fırlatmaktansa fındık motor koyarım, en azından zorlanmadığı dur-kalk şehir içi trafiklerinde B sınıfı arabalar kadar yakar. 1.6 motorlarla sakin kullanımda yaktırmayıp düşük emisyon yakalamayı başaran üreticileri de tebrik etmek gerek. :)

Bugün adım başı gördüğümüz bu yeni nesil downsizing furyası motorların hava&yakıt besleme, ateşleme, yağlama ve soğutmaya dair o kadar karmaşık sistemleri var ki, ülkemiz koşullarında (sadece yol ve trafik değil yetkili servis koşullarını da düşünmek gerek) 100k km yol gidip de bir yerlerinin bozulmaması imkansız gibi bir şey. Yüksek devirde kullanım keyfi vs. dışında atmosferik motorları şahsi tercih sebebim çok daha basit sistemlere sahip olması.
 
  • Beğeni
Tepkiler: g.c.
Garanti için de sürekli yetkili servis bakımlı olmak gerekiyor. 75 bin bakımı için 1000 liraya anlaştık yetkiliyle. İçinde motor sistem yağ temizliği falan da vardı haricen. Ama gel gör ki ön balatalarım bitmek üzereymiş ve 1400 liraya patladı bana bakım. Sıtkım sıyrıldı. Mayıs'ta garantim bitiyor daha yetkiliye uğrarsam ne olayım. Ama çift kavramaya sahip olup iyi niyetten yararlanmak istesem bu öpülmeye sürekli katlanmak zorunda kalırdım. Kimse kusura bakmasın ama kendi iradenle aldığın bir ürün sorun çıkarırsa diye böyle bir soyguna distribütör firmalar tarafından mecbur bırakılmak, daha doğrusu mecbur bırakılmaya da razı olmak anlaşılabilir bir durum değil.

Bence de değil geçenler de garaj a arabanızın bakımı diye başlık açmıştım. Yapılan işlem ve fiyatı paylaştım. Dediğin şeyler üstüne kaporta ve anahtarı 700 liraya çözmüştüm. Şimdi ben yetkiliye kaportayı filanda yaptırsam 2k yı bulur. Açıkcası yetkilinin de bir esprisini görmedim şuana kadar. Zaten sanayideki çoğu usta yetkili de çalışıp sonra mekanını açıyor becerikli ve işini de düzgün yapıyorsa zaten tutuluyor.
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk ve Sailor
Arkadaşlar,

Siz olayı biraz karıştırdınız veya konu başka yere gitti. İşin özü şu ki bizim kullandığımız, özellikle 1.6lt altında ki motorlara konulan turbo beslemelerin amacı “benzer güçleri daha küçük hacimden çıkartmak ve tüketim, emilsiyon ve performansı optimum seviyeye” getirmek. Hatta son dönemde silindir de azaltarak aracı biraz daha hafifletmek..

Bu turboların eti ne, budu ne?
Baya küçük turbo uygulamaları bunlar. Haliyle alt devirleri canlı ama üst devirleri boş araçlar. Vites düşürüp 5k rpm de 3 veya 4 de gazlamıyorsunuz değil mi bu tip araçlar ile ?

Üst devirlerin canlı olmasını beklemek hayal ki zaten canlı olsalar motor güçleri de çok saha yüksek olur. Atmosferik araçlar en yüksek tork değerlerine, tıpkı en yüksek güç değerlerine eriştikleri gibi genellikle çok yüksek devir de ulaşırlar.

Motorun en yüksek tork değeri hangi devir aralığında ise siz devir saatinin en hızlı yikselişini o devir bandında görürsünüz. Bu sebeple küçük turbolu, ekonomi amaçlı turbo tasarımı içeren bir motoru yüksek devir de boğmak ile, normal bir atmosferik motorlu aracı alt devirde hızlandırmaya çalışmak aşşa yukarı aynı tecrübeyi (gitmeme durumu) verir.

Eğer yazılanlar dan ben yanlış anladıysam kusura bakmayın...
Guzel ozetlemissiniz hocam valla
 
Bence de değil geçenler de garaj a arabanızın bakımı diye başlık açmıştım. Yapılan işlem ve fiyatı paylaştım. Dediğin şeyler üstüne kaporta ve anahtarı 700 liraya çözmüştüm. Şimdi ben yetkiliye kaportayı filanda yaptırsam 2k yı bulur. Açıkcası yetkilinin de bir esprisini görmedim şuana kadar. Zaten sanayideki çoğu usta yetkili de çalışıp sonra mekanını açıyor becerikli ve işini de düzgün yapıyorsa zaten tutuluyor.
Aynen öyle kaliteli usta zaten genelde kendi dükkanını açar yetkili serviste maaş ile çalışmaz
 
Garanti için de sürekli yetkili servis bakımlı olmak gerekiyor. 75 bin bakımı için 1000 liraya anlaştık yetkiliyle. İçinde motor sistem yağ temizliği falan da vardı haricen. Ama gel gör ki ön balatalarım bitmek üzereymiş ve 1400 liraya patladı bana bakım. Sıtkım sıyrıldı. Mayıs'ta garantim bitiyor daha yetkiliye uğrarsam ne olayım. Ama çift kavramaya sahip olup iyi niyetten yararlanmak istesem bu öpülmeye sürekli katlanmak zorunda kalırdım. Kimse kusura bakmasın ama kendi iradenle aldığın bir ürün sorun çıkarırsa diye böyle bir soyguna distribütör firmalar tarafından mecbur bırakılmak, daha doğrusu mecbur bırakılmaya da razı olmak anlaşılabilir bir durum değil.
En son fazla km yapan bir arkadasin yeni kasa mazda 3 unun 100 bin bakimina 6 milyar istemisler :D bende 4 vermistim galiba felaket
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk
Bence de değil geçenler de garaj a arabanızın bakımı diye başlık açmıştım. Yapılan işlem ve fiyatı paylaştım. Dediğin şeyler üstüne kaporta ve anahtarı 700 liraya çözmüştüm. Şimdi ben yetkiliye kaportayı filanda yaptırsam 2k yı bulur. Açıkcası yetkilinin de bir esprisini görmedim şuana kadar. Zaten sanayideki çoğu usta yetkili de çalışıp sonra mekanını açıyor becerikli ve işini de düzgün yapıyorsa zaten tutuluyor.
Zaten aracımın uzatılmış garantisi olmasaydı imkanı yok uğramazdım yetkiliye. Son bakım, Mayıs'ta zaten garantim bitiyor, son kez gideyim dedim de öyle yetkiliye uğradım. 1000 lirayı da normal buldum anlaştım. Ama haricen sorun çıkınca fiyat fırladı. Dışarıda yaptırsam muhtemelen yarısından belki biraz daha fazla tutardı ama işte anlaşmış bulundum adamlarla vazgeçemedim. Bu da sondu.

Açtığın başlığı hatırlıyorum. Hatta faturayla beraber paylaşım da yapacaktım ama 1400 lira kaçınca dediğim gibi sıtkım sıyrıldı ve bir an önce unutmak istedim :D Allah'a şükür artık beni yetkiliye bağlayan bir şey yok. O sebeple iyi niyet garantisi için sürekli servis bakımlı olmaya zorlanmayı hiç anlamıyorum, anlayamayacağım da.
 
  • Beğeni
Tepkiler: GARAJ TV
En son fazla km yapan bir arkadasin yeni kasa mazda 3 unun 100 bin bakimina 6 milyar istemisler :D bende 4 vermistim galiba felaket
Bu hepten soygun.. Ben kesin kafayı çizerdim. Porsche mi götürdük kardeşim bakıma bu fiyatlar ne böyle. 100 liralık sileceğe 240 lira istediler benden bakımda. Dedim kalsın hayrını görün.
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor
Bu hepten soygun.. Ben kesin kafayı çizerdim. Porsche mi götürdük kardeşim bakıma bu fiyatlar ne böyle. 100 liralık sileceğe 240 lira istediler benden bakımda. Dedim kalsın hayrını görün.
Mazda yagi serviste 500 falandi en son. Sen bana sor o acilari
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk
En son fazla km yapan bir arkadasin yeni kasa mazda 3 unun 100 bin bakimina 6 milyar istemisler :D bende 4 vermistim galiba felaket
Renault 80k km bakımına 2700 lira istedi.. Yıl sonu indirimiyle en son 2100 dediler. Mazdanında 40k bakımı geliyor bakalım o ne kadar tutacak şuana kadar ki bakımları toplam 2 bin lira falan tutmuştur heralde mazdanın
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor ve Cenk
Renault 80k km bakımına 2700 lira istedi.. Yıl sonu indirimiyle en son 2100 dediler. Mazdanında 40k bakımı geliyor bakalım o ne kadar tutacak şuana kadar ki bakımları toplam 2 bin lira falan tutmuştur heralde mazdanın

Hocam şu başlığa paylaşırsanız çok memnun olurum. Hem arabayı düşünen insanlara da güzel bilgilendirme olur :)

Zaten aracımın uzatılmış garantisi olmasaydı imkanı yok uğramazdım yetkiliye. Son bakım, Mayıs'ta zaten garantim bitiyor, son kez gideyim dedim de öyle yetkiliye uğradım. 1000 lirayı da normal buldum anlaştım. Ama haricen sorun çıkınca fiyat fırladı. Dışarıda yaptırsam muhtemelen yarısından belki biraz daha fazla tutardı ama işte anlaşmış bulundum adamlarla vazgeçemedim. Bu da sondu.

Açtığın başlığı hatırlıyorum. Hatta faturayla beraber paylaşım da yapacaktım ama 1400 lira kaçınca dediğim gibi sıtkım sıyrıldı ve bir an önce unutmak istedim :D Allah'a şükür artık beni yetkiliye bağlayan bir şey yok. O sebeple iyi niyet garantisi için sürekli servis bakımlı olmaya zorlanmayı hiç anlamıyorum, anlayamayacağım da.

Abi paylaş bir şey olmaz. :D Haziran 2019 da bizim fındıkta ilk bakımına girecek bakalım opel ne kadar so.. pardon tutacak :)

https://otopark.com/forum/threads/arabalarınızın-bakım-maliyetleri.8489/
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor ve Cenk

Ekli dosyalar

  • IMG_1314.JPG
    IMG_1314.JPG
    114.2 KB · Görüntüleme: 80
Polemiklerin uzamaması için bazı mesajları sildik.

Daha sakin yazışırsak sevinirim, konunun sonu kilitlenmek olmasın:)
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor
Röportaja katılanlar arasında bir kişi Kia diyordu. İngiltere ve Amerikada 2017 yılında yapılan araştırmalarda da en az sorun yaşayan markalar arasında bulunuyor. Sorunsuzluk abideleri volvo ve toyota'nın yanına Kia'yı ekliyorum
 
  • Beğeni
Tepkiler: by ve bt
Coğrafya kaderdir der ibn-i Haldun. Siz "ne alaka la!" demeden açıklayayım. İnsanların yaşadıkları coğrafya, iklim; yediklerine, içtiklerine, örf ve adetlerine, folklorlarına ve düşünme yapılarına, davranışlarına yansır. Örneğin; Almanlar bir kıtanın tam göbeğinde yaşarlar ve etraflarında nüfus yoğunluğu olarak daha az ve teknolojik olarak daha geri toplumlar vardır. Doğal kaynakları ve insan kaynakları da olduğundan, otomatikman almanlar yayılma eğilimleri içine girerler. Bu amaca ulaşmak içinde; en önemli meziyet; disiplinli çalışmalarıdır. Bu sayede de özellikle mekanik alanda ilerlemişlerdir. Ancak negatif olarak kendilerine aşırı güvenleri vardır. Bu yüzden hiç hesapta olmayan muarızlar yaşayabilirler. Bakınız; 2. dünya savaşı doğu cephesi. İşte adamların bu mantalitesi ürettikleri araçlara da yansır. Konforlu, sağlam güzel arabalar üretirler ama bu araçlar kendilerine olan aşırı güvenlerinden öngörülebilir ama dikkate alınmayan bazı sorunlar çıkarabilir. (Örn; DSG) Kaldı ki VW almanların en alttan bir tık üst arabasıdır, hatta en altla aynıdır. Bu görüş Almanya'da bir deyim haline gelmiştir; Bir Opelinde mi yok diye! Asıl alman arabası Mercedes ve BMW dir.) Japonlar bir adada yaşarlar. Yüzölçümü yaklaşık 370.000 km2 lik bir alanda yine yaklaşık 125 milyon insan yaşar. Nüfus çok yoğundur ve kısıtlı bir alanda yaşamalarından mütevellit doğal kaynaklar sınırlıdır. Bu yüzden ürettikleri herhangi bir şey işlevsel ve mümkün olduğunca uzun ömürlü olmalıdır, estetik 2. plandadır. (Yine burada savaşların, özellikle de 2. dünya savaşının çok büyük etkisi var. Bu yüzden Japon arabaları mümkün olduğunca işlevsel ve uzun ömürlüdür. İtalyan'lar Akdenizlidir. Hayattan keyif almayı, yaşamayı severler. Ayrıca Yaklaşık 600 yıl sürmüş Büyük bir medeniyetin bakisidirler(Roma imparatorluğu). Bu yüzden hem salt sürüş zevkini yaşatacak, hem de estetik olarak çok güzel arabalar üretirler. Ancak ürettikleri araçlar işlevsellik ve mekanik dayanıklılık açısından sıkıntılı olabilir. Ferrari, Alfa romea v.s. (Şu anki Fiat'ı saymıyorum o Dünya'da sürümden kazanarak pazar elde etmek için değiştirilmiş bir markadır.) Fransızlar; Germen kökenlidir, Almanlarla bazı ortak noktaları (Kıta Avrupa'sın da olmaları) vardır. Ülkeleri geniş düzlüklerdir. Tarım tarih boyunca önemli geçim, yaşam kaynakları olmuştur. Aynı zamanda Okyanusa açılmaları ticari olarak gelişmelerini ve pazarın taleplerini de üretim aşamalarına katmalarını sağlamıştır. Bununla birlikte aynı zamanda Akdenizlidirler(roma etkisi) ile sanata, estetiğe düşkündürler. Bunların hepsinin karışımından Dünya pazarında kabul görecek, ucuz ve orta araçları, az yakan, estetik olarak güzel, işlevselliği çoğunlukla dikkate almayan, bazen de mekanik olarak sıkıntılı olabilecek şekilde üretirler. İngilizler; Bu adamlar da aslında Germen kökenlidir ancak kıta Avrupası'ndan kopuk şekilde adaya yerleştiklerinden beri deniz ticareti ile gelişmişler ve dünyanın dört tarafında koloniler kurmuşlardır. Çok az bir insan gücü ile bu kolonileri yönetebilme yetisi kendilerinde oluşmuştur. Yani dünyanın tek gerçek aristokrat sınıfı bu adamlardadır. Araçlarının bazıları zaman içinde ihtiyaçtan (Land Rover, 2. dünya savaşında Avrupa'da kullanılmak için tasarlanmıştır.) ortaya çıksa da asıl özellikleri Hem estetik ve lüksü bir arada sunması hem de mekanik olarak sağlam araçlar üretirler. Aristokratlara layık; Rolls Royce, Jaguar, Aston martin v.s. Amerikalılar; iki okyanusa birden açılabilen, çok geniş bir coğrafyada yaşarlar. Kaynakları boldur. (Ticaret inanılmaz gelişmiş, liberal ekonomi inanılmaz bir şekilde yayıldığından, girişimcilik, fikir bulma temel zihniyet yapılarıdır. para bu ülkede hemen hemen herşeye etkendir. Tüketim toplumudur. Herhangi bir ürün bozulursa yenisi alınır ki üretim de artsın. Avrupalıların karışımından oluşmuşlardır. (Özellikle İngiliz, Alman ve İrlandalı v.b diğer milletler) bunların lokal düşünce yapıları Amerikan sisteminin içine belli yer ve oranlarda entegre olmuştur. Dünya savaşından sonra dünyanın lideri bayrağını İngilizlerden devraldılar. Bu büyüklük takıntısı araçlarına da yansımıştır. Tüketimi önemsemeyen, olabildiğince büyük ve gösterişli, farklı topoğrafik alanlarda rahatça hareket edebilecek (özellikle pikap ve suv) araçlar üretirler. (Yani bizim buraya gelen; aveo, cruze v.s gerçek Amerikan arabası değil. Avrupalı ve uzakdoğu rakiplerine karşı pazara sürülmüş araçlardır.) Neyse lafı çok uzattık; Sanayide ki abilerimiz tabi ki ürünün yaşadığı sıkıntıyı son noktada tahlil ettiklerinden, bazı donelere sahipler ancak ürünlerin ne sıkıntı çıkarabileceğinin arkasında böyle bir mantık olduğunu bilmemiz lazım. Bu bilgiler ışığında bence en sorunsuz araç Japon markası araçlardır. (Türkiye şartlarında; Toyota. Ben bunun estetik kattılmış halini kullanıyorum; Mazda) Kesen uygundur. Bence o zaman binilebilecek en güzel araba bir İngiliz arabasıdır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...