KAPALI GOLF ALINIRMI?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

any77

Asfalt Kurutucu
37
Merhaba;
GOLF 7 makyajlı modeller bizim dışımızdaki ülkelerde satılmaya başlandı. Yakın zamanda Şubat gibi falan 1.0 benzinli satışı başlayacak ve daha uzun periyotta 1.5 benzinli haberi kesin gibi. ÖTV durumları piyasayı allak bullak etmiş durumda. Golf 2015-2016 ikinci el almak doğru seçim olurmu kestiremiyorum. Normalde en az değer kaybeden otomobillerin başında Golf geliyor ama bu makyaj ve motor değişikliği beni çok kararsız bıraktı.
 
hocam sadece algı olsa auto show dergisi sadece o modele ait dergi çıkarmaz. tarihi olan bir model golf. neden bir astra algı yaratamıyor. sebebi basit insanlara kabul ettiremez çünkü algıyı. o özelliklere sahip olacak kadar iyi bir araba değil. fiyatı da highline dışında rakiplerinden çok bariz pahalı değil
Adam tabi golf e çıkaracak.:D( beyaz golfcülere)
 
Burada da yazayım.

2 haftadan fazla oldu, 1.2 tsi dsg golf aldım. almadan önce sayfalarca doğuş otomotiv, dsg yergileri okudum. ölçüp biçtikten sonra benim durumuma en mantıklı seçeneğin golf olduğuna karar verdim. şu an için memnun olmadığım tek bir noktası yok. 2. el alacaksanız temiz bulup alın. Avrupa şartlarında eleştirilecek çuvalla yeri var ama burası Türkiye hocam. Burda altın değer kaybediyor, Golf kaybetmiyor. Adam 2015'in ağustosunda sıfır km 75'bine aldığı 1.6 tdi golf'üne şimdi 78-79bin tl verdiklerini söylüyor. İrdelenecek, konuşulacak daha fazla laf yok bence.

Neden övüldüğünü anlamıyorum yazanlar olmuş. Alıp binince ben de neden bu kadar yerildiğini anlamıyorum demeye başladım. Beğeniyorsanız alıp binin hocam, gerisi boş laf.

Edit: Astra J'nin de kapısından dönmüş insanım. 2015 model ve 5700 km'deydi. Arabadan inerken kapı koluna tutunduğumda oynadığını ve gıcır gıcır sesler geldiğini görünce vazgeçmiştim. Trim konusunda takıntılıyımdır ve Golf bu konuda da şu ana kadar gerçekten iyi.
 
Son düzenleme:
E daha ne yeni kasada eski(yani senin arabandaki ford motoru)kullanmadilar. Bu sene 1.5 motor geldi.
Ford motoru kullanilmadi. Ama sase demek istiyorsaniz evet focus la benzer sase ye sahipler. Ama motoru benzer degil. Dizeli psa grubundan ama benzinlisi 2006 mazda 3 lerden beri kullanilip uzerinde ufak oynama yapilan mazda motorudur.
 
Ben bazı otomobillerin aynı segment olsa bile kıyaslanması noktasında biraz hataya düşüldüğünü düşünüyorum. Bir otomobilin üretim sırasında en çok maliyet unsuru olan özellikleri metalurji ve altyapı özellikleridir. Koyulmayan ıvır zıvır donanımların bir çoğu sinekten yağ çıkarma şeklinde bir maliyet kısma politikasıdır.
Ford'un bu noktada bazı önemli eksikleri vardır; distribütör kaynaklı Türkiye pazarında kötü yönetim, iç mekandaki malzemede ve işçilikte kısıtlama ve özellikle focus modelindeki dar yaşam alanı.
Focus özelinde bu üç önemli eksik dışında ( kişisel beğeniler ve beklentiler haricinde) 36 bin km'dir bir eksik bulamadım. Bir ford kullanıcısı bu eksiklerin ve maliyet kısıtlamalarının neden yapıldığını bu markaya aşina bir yapısı varsa anlar. Çünkü en başta da bahsettiğim gibi otomobillerin üretim aşamasında en çok arge yapılan, bütçe ayrılan ve maliyet kısmaya çalıştıkları bölüm metalurji ve altyapı çalışmalarıdır. Belki bir çoğunuz beni eleştirecektir fakat bu benim kendi deneyimimdir, bugün 5.20i'nin ve 2012 c180'nin direksiyonuna geçtiğimde kullanılan direksiyon sisteminin berbatlığı beni yiyip bitiriyor. İddia da ediyorum ford'ların ve bir kaç tane markanın modelinin de sürüşüne aşina bir kişi kesinlikle bu bahsettiğim pahası daha yüksek araçların direksiyonlarını beğenmeyecektir bile. Bunlardan bahsediyorum çünkü ford, mazda, honda gibi modellerin sürücü kitlesi bellidir, otomobilden beklentileri de hemen hemen örtüşür düzeydedir. Direksiyon gibi bir sistemi elektriksel bir handikapa sahip olmasına rağmen büyük ölçüde direkt, dolaysız ve kısmen hisli yapabilmek için harcanan bütçe, donanımdan kısılan maliyet bütçesinin çok daha fazlasıdır. Aynı şekilde vw'nin golf'de kullandığı torsiyondan kıstığı maliyet ( ve iç mekan kalitesine aktardığı bu bütçe) ciddi yüksek paralara denk geliyor.
Vw günümüzde çok güzel modeller üretiyor fakat bu markanın alıcı kitlesi ve bekledikleri başka. Golf ile focus aynı segment olsalar da birbiriyle kıyaslanamaz çünkü focus'a aşina ve o sürüşü beğenen birisine golf'ün sürüşünü sevdiremezsiniz, aynı şekilde golf'ün konfor ve malzeme kalitesine aşina birisine de focus'u sevdiremezsiniz, eleştirinin mantıksızlığı burada başlıyor. Çünkü vw, golf'ü üretirken hangi noktalardan maliyet kısmaya çalışıyorsa ford, focus'u üretirken o noktalara özellikle para harcamaya çalışıyor. O sebepledir ki bu iki modeli hiç bir yorumumda kıyaslamamışımdır. Son olarak da, golf 7'yi almak için 8'i beklemenin bir mantığı olduğunu düşünmüyorum, zira 7'nin 8'den aşağı kalır bir tarafı olacağını zannetmiyorum.
 
Ben bazı otomobillerin aynı segment olsa bile kıyaslanması noktasında biraz hataya düşüldüğünü düşünüyorum. Bir otomobilin üretim sırasında en çok maliyet unsuru olan özellikleri metalurji ve altyapı özellikleridir. Koyulmayan ıvır zıvır donanımların bir çoğu sinekten yağ çıkarma şeklinde bir maliyet kısma politikasıdır.
Ford'un bu noktada bazı önemli eksikleri vardır; distribütör kaynaklı Türkiye pazarında kötü yönetim, iç mekandaki malzemede ve işçilikte kısıtlama ve özellikle focus modelindeki dar yaşam alanı.
Focus özelinde bu üç önemli eksik dışında ( kişisel beğeniler ve beklentiler haricinde) 36 bin km'dir bir eksik bulamadım. Bir ford kullanıcısı bu eksiklerin ve maliyet kısıtlamalarının neden yapıldığını bu markaya aşina bir yapısı varsa anlar. Çünkü en başta da bahsettiğim gibi otomobillerin üretim aşamasında en çok arge yapılan, bütçe ayrılan ve maliyet kısmaya çalıştıkları bölüm metalurji ve altyapı çalışmalarıdır. Belki bir çoğunuz beni eleştirecektir fakat bu benim kendi deneyimimdir, bugün 5.20i'nin ve 2012 c180'nin direksiyonuna geçtiğimde kullanılan direksiyon sisteminin berbatlığı beni yiyip bitiriyor. İddia da ediyorum ford'ların ve bir kaç tane markanın modelinin de sürüşüne aşina bir kişi kesinlikle bu bahsettiğim pahası daha yüksek araçların direksiyonlarını beğenmeyecektir bile. Bunlardan bahsediyorum çünkü ford, mazda, honda gibi modellerin sürücü kitlesi bellidir, otomobilden beklentileri de hemen hemen örtüşür düzeydedir. Direksiyon gibi bir sistemi elektriksel bir handikapa sahip olmasına rağmen büyük ölçüde direkt, dolaysız ve kısmen hisli yapabilmek için harcanan bütçe, donanımdan kısılan maliyet bütçesinin çok daha fazlasıdır. Aynı şekilde vw'nin golf'de kullandığı torsiyondan kıstığı maliyet ( ve iç mekan kalitesine aktardığı bu bütçe) ciddi yüksek paralara denk geliyor.
Vw günümüzde çok güzel modeller üretiyor fakat bu markanın alıcı kitlesi ve bekledikleri başka. Golf ile focus aynı segment olsalar da birbiriyle kıyaslanamaz çünkü focus'a aşina ve o sürüşü beğenen birisine golf'ün sürüşünü sevdiremezsiniz, aynı şekilde golf'ün konfor ve malzeme kalitesine aşina birisine de focus'u sevdiremezsiniz, eleştirinin mantıksızlığı burada başlıyor. Çünkü vw, golf'ü üretirken hangi noktalardan maliyet kısmaya çalışıyorsa ford, focus'u üretirken o noktalara özellikle para harcamaya çalışıyor. O sebepledir ki bu iki modeli hiç bir yorumumda kıyaslamamışımdır. Son olarak da, golf 7'yi almak için 8'i beklemenin bir mantığı olduğunu düşünmüyorum, zira 7'nin 8'den aşağı kalır bir tarafı olacağını zannetmiyorum.
Hocam yukarıda Golf hakkında yaptığım eleştirilerin paraleli Focus için de geçerli. Bakıldığında buradaki iki örnek Focus ve Golf'ün fiyatlandırmaları birbirine denk. Golf, malum avantajları ve iyi hissettiren iç mekanı ile iddialı. Focus ise sürüşündeki ekstralarla öne çıkan marka. Dediğin gibi altyapıya yatırımı çok iyi, direksiyon sistemi de fark yaratıyor. Üzerinde özel olarak çalışılmış çok önemli kalemler. Fakat, şimdi fiyatı 100k seviyesine çıkartıp piyasada kalbur üstü bir model olarak anılmasını istiyorsan belli bir seviyenin altına düşmemen gerekir. Arka park sensörünü opsiyon (artık bayiler utandığından aksesuar olarak hediye edebiliyor) verip halojen farlarında mercek bile kullanmıyorsan, 0 km aracın içinde hor kullanılmış 2. el izlenimi verecek kadar büyük işçilik kusurları bırakıyorsan, tüm kaliteli süspansiyon ve direksiyon sistemlerine rağmen Transit'ten hallice dönüş çapı sunuyorsan o zaman ciddi eleştirileri hak etmiş olur.
Buna benzer isyanı 2003 yılında Fiesta alırken de yapmıştık. 2000'li yıllarda sınıfında uzak ara sınıf liderliğine oynayacak yeni bir araba çıkarmışlardı ve baz donanımında klima opsiyoneldi. Bu mentaliteye ben şiddetle karşıyım. Kendini "idare eder" değil de "kalbur üstü" olarak nitelendiren marka ve modellerin hiçbir özelliği belli bir eşiğin altına inmemeli.
 
Ben bazı otomobillerin aynı segment olsa bile kıyaslanması noktasında biraz hataya düşüldüğünü düşünüyorum. Bir otomobilin üretim sırasında en çok maliyet unsuru olan özellikleri metalurji ve altyapı özellikleridir. Koyulmayan ıvır zıvır donanımların bir çoğu sinekten yağ çıkarma şeklinde bir maliyet kısma politikasıdır.
Ford'un bu noktada bazı önemli eksikleri vardır; distribütör kaynaklı Türkiye pazarında kötü yönetim, iç mekandaki malzemede ve işçilikte kısıtlama ve özellikle focus modelindeki dar yaşam alanı.
Focus özelinde bu üç önemli eksik dışında ( kişisel beğeniler ve beklentiler haricinde) 36 bin km'dir bir eksik bulamadım. Bir ford kullanıcısı bu eksiklerin ve maliyet kısıtlamalarının neden yapıldığını bu markaya aşina bir yapısı varsa anlar. Çünkü en başta da bahsettiğim gibi otomobillerin üretim aşamasında en çok arge yapılan, bütçe ayrılan ve maliyet kısmaya çalıştıkları bölüm metalurji ve altyapı çalışmalarıdır. Belki bir çoğunuz beni eleştirecektir fakat bu benim kendi deneyimimdir, bugün 5.20i'nin ve 2012 c180'nin direksiyonuna geçtiğimde kullanılan direksiyon sisteminin berbatlığı beni yiyip bitiriyor. İddia da ediyorum ford'ların ve bir kaç tane markanın modelinin de sürüşüne aşina bir kişi kesinlikle bu bahsettiğim pahası daha yüksek araçların direksiyonlarını beğenmeyecektir bile. Bunlardan bahsediyorum çünkü ford, mazda, honda gibi modellerin sürücü kitlesi bellidir, otomobilden beklentileri de hemen hemen örtüşür düzeydedir. Direksiyon gibi bir sistemi elektriksel bir handikapa sahip olmasına rağmen büyük ölçüde direkt, dolaysız ve kısmen hisli yapabilmek için harcanan bütçe, donanımdan kısılan maliyet bütçesinin çok daha fazlasıdır. Aynı şekilde vw'nin golf'de kullandığı torsiyondan kıstığı maliyet ( ve iç mekan kalitesine aktardığı bu bütçe) ciddi yüksek paralara denk geliyor.
Vw günümüzde çok güzel modeller üretiyor fakat bu markanın alıcı kitlesi ve bekledikleri başka. Golf ile focus aynı segment olsalar da birbiriyle kıyaslanamaz çünkü focus'a aşina ve o sürüşü beğenen birisine golf'ün sürüşünü sevdiremezsiniz, aynı şekilde golf'ün konfor ve malzeme kalitesine aşina birisine de focus'u sevdiremezsiniz, eleştirinin mantıksızlığı burada başlıyor. Çünkü vw, golf'ü üretirken hangi noktalardan maliyet kısmaya çalışıyorsa ford, focus'u üretirken o noktalara özellikle para harcamaya çalışıyor. O sebepledir ki bu iki modeli hiç bir yorumumda kıyaslamamışımdır. Son olarak da, golf 7'yi almak için 8'i beklemenin bir mantığı olduğunu düşünmüyorum, zira 7'nin 8'den aşağı kalır bir tarafı olacağını zannetmiyorum.


Hocam yukarıda Golf hakkında yaptığım eleştirilerin paraleli Focus için de geçerli. Bakıldığında buradaki iki örnek Focus ve Golf'ün fiyatlandırmaları birbirine denk. Golf, malum avantajları ve iyi hissettiren iç mekanı ile iddialı. Focus ise sürüşündeki ekstralarla öne çıkan marka. Dediğin gibi altyapıya yatırımı çok iyi, direksiyon sistemi de fark yaratıyor. Üzerinde özel olarak çalışılmış çok önemli kalemler. Fakat, şimdi fiyatı 100k seviyesine çıkartıp piyasada kalbur üstü bir model olarak anılmasını istiyorsan belli bir seviyenin altına düşmemen gerekir. Arka park sensörünü opsiyon (artık bayiler utandığından aksesuar olarak hediye edebiliyor) verip halojen farlarında mercek bile kullanmıyorsan, 0 km aracın içinde hor kullanılmış 2. el izlenimi verecek kadar büyük işçilik kusurları bırakıyorsan, tüm kaliteli süspansiyon ve direksiyon sistemlerine rağmen Transit'ten hallice dönüş çapı sunuyorsan o zaman ciddi eleştirileri hak etmiş olur.
Buna benzer isyanı 2003 yılında Fiesta alırken de yapmıştık. 2000'li yıllarda sınıfında uzak ara sınıf liderliğine oynayacak yeni bir araba çıkarmışlardı ve baz donanımında klima opsiyoneldi. Bu mentaliteye ben şiddetle karşıyım. Kendini "idare eder" değil de "kalbur üstü" olarak nitelendiren marka ve modellerin hiçbir özelliği belli bir eşiğin altına inmemeli.


Herkes mevcut arabasını ve kullandığı arabaları bu iki Adam gibi objektif açıdan yorumlayabilse sıkıntı yok. Ama bakıyorum burda bi çok kişi altında o araba varsa en iyisi o, diğerleri pis kaka donanımsız ııiyyy binilirmi onaağğğğğ diye yorumluyor.
 
Hocam yukarıda Golf hakkında yaptığım eleştirilerin paraleli Focus için de geçerli. Bakıldığında buradaki iki örnek Focus ve Golf'ün fiyatlandırmaları birbirine denk. Golf, malum avantajları ve iyi hissettiren iç mekanı ile iddialı. Focus ise sürüşündeki ekstralarla öne çıkan marka. Dediğin gibi altyapıya yatırımı çok iyi, direksiyon sistemi de fark yaratıyor. Üzerinde özel olarak çalışılmış çok önemli kalemler. Fakat, şimdi fiyatı 100k seviyesine çıkartıp piyasada kalbur üstü bir model olarak anılmasını istiyorsan belli bir seviyenin altına düşmemen gerekir. Arka park sensörünü opsiyon (artık bayiler utandığından aksesuar olarak hediye edebiliyor) verip halojen farlarında mercek bile kullanmıyorsan, 0 km aracın içinde hor kullanılmış 2. el izlenimi verecek kadar büyük işçilik kusurları bırakıyorsan, tüm kaliteli süspansiyon ve direksiyon sistemlerine rağmen Transit'ten hallice dönüş çapı sunuyorsan o zaman ciddi eleştirileri hak etmiş olur.
Buna benzer isyanı 2003 yılında Fiesta alırken de yapmıştık. 2000'li yıllarda sınıfında uzak ara sınıf liderliğine oynayacak yeni bir araba çıkarmışlardı ve baz donanımında klima opsiyoneldi. Bu mentaliteye ben şiddetle karşıyım. Kendini "idare eder" değil de "kalbur üstü" olarak nitelendiren marka ve modellerin hiçbir özelliği belli bir eşiğin altına inmemeli.
Çok haklısın hocam, mesajımda da dediğim gibi donanım konusundaki saçmalıkların büyük kısmı distribütör kaynaklı ford'da. Çünkü Avrupa'ya sunulan versiyonlar çok daha fazla çeşitlilik gösterebiliyor. Distribütör konusu da bu ülkede bir kaç markanın da büyük sorunu ayrıca. Yine senin de eleştirdiğin ve benim de dikkatimi çeken iç mekandaki bazı işçilik hataları insanı düşündürüyor, hatta burası keşke böyle olmasaydı ya da olmamalıydı diyorsun. Ama diğer yandan da söylediğim gibi bir çoğumuz kabullenemese bile anlama noktasında bir mantık bulabiliyorum en azından. Çünkü golf ve focus özelinde iki aracın üretim sırasında kıstıkları maliyetler ve bunları harcadıkları bölgeler çok başka. O sebeple zaten bu iki modele aşina ve seven insanlar bir diğerini beğenmeyecektir diyorum.
Aynı mevzu misal performans modellerinde de geçerli; rs testlerinin hemen hemen hepsinde bu fiyata böyle bir sürüş sunmak büyük başarı diye değerlendiriliyor. Ama tabii yurt dışı fiyatına göre. Ben Ford araçlarının fiyatlandırması hususunda tıpkı donanımda olduğu gibi Türkiye distribütörünun de çok hatalı politikalar izlediğini düşünüyorum.
Hasılı, bu iki modelin artı ve eksileri belli, ben golf'ü sürmeye başladığımda konforunu ve iç mekan kalitesini çok beğeniyorum ama bir noktadan sonra focus'daki sürüşü ve dinamizmi aramaya başladığımı hissettiğimde iç mekandaki işçiliğin ve bolca yumuşak malzemenin gözümde bir önemi kalmıyor. O sebepledir ki bunu bilen üreticiler o kitleye hitap eden yatırımlar yapıp araç üretiyor. Kıyaslanması noktasındaki mantıksızlığı zaten burada buluyorum.
 
Son düzenleme:
Herkes mevcut arabasını ve kullandığı arabaları bu iki Adam gibi objektif açıdan yorumlayabilse sıkıntı yok. Ama bakıyorum burda bi çok kişi altında o araba varsa en iyisi o, diğerleri pis kaka donanımsız ııiyyy binilirmi onaağğğğğ diye yorumluyor.
Vallahi hocam bizim geniş ailede bir çok markadan araç olduğu için kullanabildiğim modeller dahilinde artı eksi konusunda bir fikir oluşabiliyor aklımda. Ama dediğin gibi marka fanatizminin bir anlamı yok. Şöyle bir adım geriye çekilip, bu araçların hepsine objektif gözle bakıldığında hepsinin farklı bir özelliği ve eksisi olduğu, hepsinin başka karakterde insanlara hitap ettiğini çok net görebiliyoruz. Bunu hep derim, c segmentinde bir gün kaliteli malzeme ve konfor aradığımda ilk bakacağım model golf olacaktır bu çok net.
 
Vallahi hocam bizim geniş ailede bir çok markadan araç olduğu için kullanabildiğim modeller dahilinde artı eksi konusunda bir fikir oluşabiliyor aklımda. Ama dediğin gibi marka fanatizminin bir anlamı yok. Şöyle bir adım geriye çekilip, bu araçların hepsine objektif gözle bakıldığında hepsinin farklı bir özelliği ve eksisi olduğu, hepsinin başka karakterde insanlara hitap ettiğini çok net görebiliyoruz. Bunu hep derim, c segmentinde bir gün kaliteli malzeme ve konfor aradığımda ilk bakacağım model golf olacaktır bu çok net.

Valla ben de öyle çünkü 2nci elde de altın değerinde memlekette golfler bunu hiçbi gerçek değiştiremiyor. Bizim ülkemizin en önemli sorunu fanatizm ya, taraftarı olduğu kulüp, oy verdiği siyasetçi, kullandığı araba, kullandığı telefon bilgisayar vs ne olursa olsun farketmiyor kendisinin olan en iyisi, olmayan ise en kötüsü ve böyle insanları gördükçe geriliyorum
 
Ogrenciyken Golf R32 kullanmistim, ilk arabamdi, yolda birakti, motoru yag yakiyordu vs. ama motorun cok guzel bir sesi vardi.

hani cocugun cok yaramazdir ama evlat sonucta gene de her kusuruyla seversin ya. Golf sahibi olanlarda oyle seviyor,. sorunsuz oldugundan falan degil, sadece ya seviyosun ya nefret ediyorsun oyle bisey... (butun cift kavramalara prensip olarak karsiyim ama golf manuel vitesle bence alinir)
3 yıl Golf kullandık sıkıntı olmadi 65 bin Kilometre 1.4 160 Passat DSG kullandık ve şikrket aracı olduğu için hir gün en az 100 km yol yapıyordu ve hor da kullanıldı ama tık demedi. 5 yıldır 1.8 CC kullanıyoruz araba 110 bine dayandı ama DSG hala saat gibi. Bu yüzden genelleme yapmak yanlış. Sorun çıkartan bir şanzıman ama ben kullandığım sürece sıkıntı olmuyorsa ben o şanzımana kim ne derse desin kotü diyemem çünkü ne şartlar altında kullanıyor bilemem isterse kullanan 70 yasında olsun.
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk ve hikmetkara
Astra satış adetleri Türkiyede golf un önüne geçti. İnsanlar golf ten sıkılmaya başladılar. Opelin astra sı şuanda Avrupa ve İngiltere de segmentinde 1 numaraya oynuyor. Astra yeni kasa 2.el de bulunabiliyor artık. Golf un en büyük eksisi fiyatı fakat en büyük artısi segment üstündeki kalitesi.
Valla güldüm hocam. ODD satış rakamlarını açıp bakınız ve lutfen bir kez daha düşününüz. Almanya da da henüz bu yılın verisi sunulmadı fakat golf astradan açık ara öndeydi.
 
  • Beğeni
Tepkiler: hikmetkara
Valla ben de öyle çünkü 2nci elde de altın değerinde memlekette golfler bunu hiçbi gerçek değiştiremiyor. Bizim ülkemizin en önemli sorunu fanatizm ya, taraftarı olduğu kulüp, oy verdiği siyasetçi, kullandığı araba, kullandığı telefon bilgisayar vs ne olursa olsun farketmiyor kendisinin olan en iyisi, olmayan ise en kötüsü ve böyle insanları gördükçe geriliyorum
Fanatiklik noktası dediğin gibi her alanda var hocam. Özellikle arızalar üzerinden otomobilleri kötü - iyi diye değerlendirmeye çalışmak da olmuyor. Bugün dünyanın en iyi üretimine sahip markalarında bile bu arızalar olacaktır. Seri üretime sahip olup da arıza çıkarmayan bir tane ürün gösteremeyiz. Arıza konusundaki en önemli nokta, müşterinin mağdur edilmemesidir. Bir otomobil belli başlı noktalarda arızalar verebilir, distribütör müşteriyi mağdur etmediği müddetçe hepsi halledilir. Otomobili çok sık arıza veren bir modelse de değişim talebiyle bu konu halledilir. Hep diyorum arıza üzerinden otomobilin kalitesini tartışmak kısmen yersiz, mağdur edilmediğiniz müddetçe arızalar problem olmaktan çıkar.
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...