Bu mevzunun bir çok bilim adamı ve düşünür tarafından defalarca bilimsel deneylerle ispatlanmış olduğu zaten açıktır. Bilimsel olarak anlatılanlar ve karşı tez olarak öne sürülenler haricinde inanan insanların da araştırmaya ve anlamaya pek yanaşmadığı bu mevzu hakkında bakalım Kuran-ı Kerim ne diyor;
' Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor ' Zümer Suresi 5.
Burada ilimle uğraşan ilahiyat profesörleri ve bilginlerinin kitabın orijinal dili olan arapça üzerine yaptığı araştırmalarda ayette geçen ' sarmak ' fiili, ' yükevvirü ' olarak tasfir edilir. Bu kelime arapçada başa sarığı dolayarak sarma anlamına gelir. Dolayısıyla bu fiil de yuvarlakımsı zeminlere sarılmayı ifade eder. Bu ayette ise benzetme yapılarak yuvarlakımsı bir cismin etrafına gecenin gündüzün sarılması ifade edilirken aynı zamanda gündüzün de gecenin üzerine sarıldığı ifade edilmektedir. Gece ve gündüzün bu şekilde oluşup yer değiştirmesi de dünyanın geoit şekliyle mümkün olmaktadır.
' Ve yeryüzünü de yayıp yuvarlattı ' Naziat Suresi 30
Ayetin arapçasında geçen ' dahv ' kelimesi bir cismi yuvarlayarak düzeltmek, döşemek anlamına gelmektedir. Fakat bu yuvarlaklık yumurta veya deve kuşu yumurtası anlamına gelen bir yuvarlaklıktır. Yani ayette söylenen dahv kelimesiyle anlatılmak istenen, dünyaya tam yuvarlak değil, yumurtaya veya deve kuşu yumurtasına benzer bir yuvarlaklık verildiğidir. Yani tam küre olmadığıdır. Buna biz bilimsel olarak geoit diyoruz.
Kuran'ın ve aynı zamanda gelişen bilimin bize gösterdiği görsel ve canlı delillerle anlaşılabilir ki dünyanın şekli düz veya tepsi değildir. Eski zamanlarda da dünyanın, öküzün başında bir tepsi olarak adlandırdığı orta çağ kilisesi insanları kandırmak adına bu tarz girişimleri yapmıştır. Onlara göre tepsi şeklinde olan dünyanın üzeri cennet, altı ise cehennemdi. Cennetten tapu satmak da yine bu zihniyetin ürünüydü. Her dönem bu tarz kasıtlı söylemleri yapan, yapacak olan guruplar mutlaka olacaktır.