Konu dışı : Aşk beklemediğin bir anda mı gelir yoksa sen mi arayıp bulmalısın ?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan yaso
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Valla iki kere vurdu.
Biri şu meşhur "ilk aşk" tı. Yıllarca kabak gibi net belli ederken her şeyi, dürüst olayım da artık sevdiğimi söyleyeyim dedim. Yalan oldu. Ha, uzun süre süründüm, yine arkadaş kalmayı başarabildim. Tabii yıllar bizleri değiştirdi, yıllar sonra bir görüşmemizde bir densiz lafıyla gözümde bitti. Vazgeçilmez değilmiş dedim, ilk aşkın bitişinde böyle büyük bir ders almış oldum.
Diğeri ise beni cidden bitiren bir süreç oldu. Üni.de ortak arkadaşlar, ortak fakülteler vesilesiyle mesafeli tanışıp, 2 yıl arkadaş takılıp, sonra kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra işim dolayısıyla araya mesafe girdi. 1 yıl sonrasında da bitti gibi oldu. Evlenme niyetim vardı kabul görmedi. Ama bu bitti gibi olma kısmı da 1 yıl sürdü ve beni o kadar yıprattı ki anlatamam. En sonunda aylarca telefonum açılmadı. Bu işin bitiş şekli böyle vedalaşmadan olacakmış demek ki dedim, döndüm yoluma bakmaya çalıştım. Bir gün telefon geldi ve ben nişanlanıyorum dedi. Neden şimdi arıyordu? Neden söylüyordu? Artık sorgulamak istemiyordum. Tek isteğim telefonumu silmesi, beni bir daha aramaması oldu. Sağ olsun insaf etti de en azından bu isteğimi yerine getirdi. Üstünden 2 yıla yakın zaman geçti. Bir saniyeyi bile bir an unutmadım, ama kafamdaki izlerinin çoğunu attım gibi hissediyorum. En zor zamanlarımda kafamı dağıtabilmek için bir gitarlarıma, bir de arabama sarıldım. Haftada ortalama 3 gece filan geceleri çıkıp yollarda kendi kendime gazladım.
Geriye fiziksel izler kaldı. Yaşadığım üzüntünün üstüne nöroloji polikliniğini bir ziyaret etmem icap etti. Gastroenteroloji ile aram zaten sıcaktı, yıllar sonra iyileşen ülserim nüksettiği için biraz daha sıkı fıkı olduk. Bunları bertaraf ettim, ama bütün sıkıntı bu kadar değilmiş. Geçenlerde elde edilen bulgular üzerine kanser ihtimali belirdi. Yakın zamanda tiroid bezimin bir lobu alınacak. Çocukluğumdan beri türlü hastalıklar çıktı, hepsiyle uğraşabiliyorum, imkansız gözükenlerinin de üstesinden gelmişliğim var. Bu kadar rahatsızlığım olmasına rağmen, üzüntü insanı sağlığından nasıl eder yaşayarak öğrendim.
Ben bu yaşadıklarımı gizleyebilmemin mümkün olmadığı en yakınımdaki birkaç arkadaşım hariç kimseye söylemedim. Bu konular geldi geçti, ailem bile hala bilmiyor, Ortak arkadaşlarımız da bilmiyor. Bu hikayemi ufak ufak sağda solda birilerine yumurtlayabilmeye başladım çünkü kafamda bu sorunu aşabilmeye başladığımı hissettiriyor.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Valla iki kere vurdu.
Biri şu meşhur "ilk aşk" tı. Yıllarca kabak gibi net belli ederken her şeyi, dürüst olayım da artık sevdiğimi söyleyeyim dedim. Yalan oldu. Ha, uzun süre süründüm, yine arkadaş kalmayı başarabildim. Tabii yıllar bizleri değiştirdi, yıllar sonra bir görüşmemizde bir densiz lafıyla gözümde bitti. Vazgeçilmez değilmiş dedim, ilk aşkın bitişinde böyle büyük bir ders almış oldum.
Diğeri ise beni cidden bitiren bir süreç oldu. Üni.de ortak arkadaşlar, ortak fakülteler vesilesiyle mesafeli tanışıp, 2 yıl arkadaş takılıp, sonra kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra işim dolayısıyla araya mesafe girdi. 1 yıl sonrasında da bitti gibi oldu. Evlenme niyetim vardı kabul görmedi. Ama bu bitti gibi olma kısmı da 1 yıl sürdü ve beni o kadar yıprattı ki anlatamam. En sonunda aylarca telefonum açılmadı. Bu işin bitiş şekli böyle vedalaşmadan olacakmış demek ki dedim, döndüm yoluma bakmaya çalıştım. Bir gün telefon geldi ve ben nişanlanıyorum dedi. Neden şimdi arıyordu? Neden söylüyordu? Artık sorgulamak istemiyordum. Tek isteğim telefonumu silmesi, beni bir daha aramaması oldu. Sağ olsun insaf etti de en azından bu isteğimi yerine getirdi. Üstünden 2 yıla yakın zaman geçti. Bir saniyeyi bile bir an unutmadım, ama kafamdaki izlerinin çoğunu attım gibi hissediyorum. En zor zamanlarımda kafamı dağıtabilmek için bir gitarlarıma, bir de arabama sarıldım. Haftada ortalama 3 gece filan geceleri çıkıp yollarda kendi kendime gazladım.
Geriye fiziksel izler kaldı. Yaşadığım üzüntünün üstüne nöroloji polikliniğini bir ziyaret etmem icap etti. Gastroenteroloji ile aram zaten sıcaktı, yıllar sonra iyileşen ülserim nüksettiği için biraz daha sıkı fıkı olduk. Bunları bertaraf ettim, ama bütün sıkıntı bu kadar değilmiş. Geçenlerde elde edilen bulgular üzerine kanser ihtimali belirdi. Yakın zamanda tiroid bezimin bir lobu alınacak. Çocukluğumdan beri türlü hastalıklar çıktı, hepsiyle uğraşabiliyorum, imkansız gözükenlerinin de üstesinden gelmişliğim var. Bu kadar rahatsızlığım olmasına rağmen, üzüntü insanı sağlığından nasıl eder yaşayarak öğrendim.
Ben bu yaşadıklarımı gizleyebilmemin mümkün olmadığı en yakınımdaki birkaç arkadaşım hariç kimseye söylemedim. Bu konular geldi geçti, ailem bile hala bilmiyor, Ortak arkadaşlarımız da bilmiyor. Bu hikayemi ufak ufak sağda solda birilerine yumurtlayabilmeye başladım çünkü kafamda bu sorunu aşabilmeye başladığımı hissettiriyor.

Boşverin kendiniz üzmeyin demeyeceğim. Hiç kaçarı yok, çok pis üzüyor. Tek söyleyeceğim şey: Dikkatli olun, körü körüne kapılmayın, kaptırmayın.

Geçmiş olsun hocam inşallah en kısa sürede sağlığına kavuşursun, insanlar gerçekten acımasız... Benim de gönderide belirtmek istediğim buydu, körü körüne bağlanmamak gerek, kendini kaptırmamak gerek.....

Allah hepimizin karşısına hayırlısını çıkarsın....
 
  • Beğeni
Tepkiler: bt ve Sailor
Valla iki kere vurdu.
Biri şu meşhur "ilk aşk" tı. Yıllarca kabak gibi net belli ederken her şeyi, dürüst olayım da artık sevdiğimi söyleyeyim dedim. Yalan oldu. Ha, uzun süre süründüm, yine arkadaş kalmayı başarabildim. Tabii yıllar bizleri değiştirdi, yıllar sonra bir görüşmemizde bir densiz lafıyla gözümde bitti. Vazgeçilmez değilmiş dedim, ilk aşkın bitişinde böyle büyük bir ders almış oldum.
Diğeri ise beni cidden bitiren bir süreç oldu. Üni.de ortak arkadaşlar, ortak fakülteler vesilesiyle mesafeli tanışıp, 2 yıl arkadaş takılıp, sonra kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra işim dolayısıyla araya mesafe girdi. 1 yıl sonrasında da bitti gibi oldu. Evlenme niyetim vardı kabul görmedi. Ama bu bitti gibi olma kısmı da 1 yıl sürdü ve beni o kadar yıprattı ki anlatamam. En sonunda aylarca telefonum açılmadı. Bu işin bitiş şekli böyle vedalaşmadan olacakmış demek ki dedim, döndüm yoluma bakmaya çalıştım. Bir gün telefon geldi ve ben nişanlanıyorum dedi. Neden şimdi arıyordu? Neden söylüyordu? Artık sorgulamak istemiyordum. Tek isteğim telefonumu silmesi, beni bir daha aramaması oldu. Sağ olsun insaf etti de en azından bu isteğimi yerine getirdi. Üstünden 2 yıla yakın zaman geçti. Bir saniyeyi bile bir an unutmadım, ama kafamdaki izlerinin çoğunu attım gibi hissediyorum. En zor zamanlarımda kafamı dağıtabilmek için bir gitarlarıma, bir de arabama sarıldım. Haftada ortalama 3 gece filan geceleri çıkıp yollarda kendi kendime gazladım.
Geriye fiziksel izler kaldı. Yaşadığım üzüntünün üstüne nöroloji polikliniğini bir ziyaret etmem icap etti. Gastroenteroloji ile aram zaten sıcaktı, yıllar sonra iyileşen ülserim nüksettiği için biraz daha sıkı fıkı olduk. Bunları bertaraf ettim, ama bütün sıkıntı bu kadar değilmiş. Geçenlerde elde edilen bulgular üzerine kanser ihtimali belirdi. Yakın zamanda tiroid bezimin bir lobu alınacak. Çocukluğumdan beri türlü hastalıklar çıktı, hepsiyle uğraşabiliyorum, imkansız gözükenlerinin de üstesinden gelmişliğim var. Bu kadar rahatsızlığım olmasına rağmen, üzüntü insanı sağlığından nasıl eder yaşayarak öğrendim.
Ben bu yaşadıklarımı gizleyebilmemin mümkün olmadığı en yakınımdaki birkaç arkadaşım hariç kimseye söylemedim. Bu konular geldi geçti, ailem bile hala bilmiyor, Ortak arkadaşlarımız da bilmiyor. Bu hikayemi ufak ufak sağda solda birilerine yumurtlayabilmeye başladım çünkü kafamda bu sorunu aşabilmeye başladığımı hissettiriyor.

Boşverin kendiniz üzmeyin demeyeceğim. Hiç kaçarı yok, çok pis üzüyor. Tek söyleyeceğim şey: Dikkatli olun, körü körüne kapılmayın, kaptırmayın.
Hocam sıkma canını. Vardır her işte bir hayır demişler. Sen sağlığına kavuş hayırlısıyla da gerisini dert etme. Hayatında iz bırakmış kişiler elbet olacaktır iyi veya kötü ama şunu da düşün arkasından üzüldüğün kişi üzülmene gerçekten değecek kişi miydi? Üzülmeye değecek bir tarafı olsa o şekilde çekip gitmezdi. Sen takmamaya bak sağlığına kavuş. Hayatın sana kazandırdığı tecrübeler bunlar bak bilmeyen yaşamayan adama göre daha güçlüsün artık bu konuda. Sen daha güçlü ayağa kalkmaya bak her seferinde gerisini dert etme. Her şeyin bir olur yolu vardır.
 
Hiç birşey için can sıkmaya değmez beyler.Ask,is vs farketmeksizin.Ama benim elimde değil Bende Aşırı evham ve kaygı var.Ama emin olun elimde değil bazıları "takma kafaya yeahh" felan diyor ama elimde değil.İs ile ilgili sürekli içimde bir kaygı felan oluyor.Mide bulantısı bile yapıyor bu nalet şey zehir oluyor bazen hayat
 
Valla iki kere vurdu.
Biri şu meşhur "ilk aşk" tı. Yıllarca kabak gibi net belli ederken her şeyi, dürüst olayım da artık sevdiğimi söyleyeyim dedim. Yalan oldu. Ha, uzun süre süründüm, yine arkadaş kalmayı başarabildim. Tabii yıllar bizleri değiştirdi, yıllar sonra bir görüşmemizde bir densiz lafıyla gözümde bitti. Vazgeçilmez değilmiş dedim, ilk aşkın bitişinde böyle büyük bir ders almış oldum.
Diğeri ise beni cidden bitiren bir süreç oldu. Üni.de ortak arkadaşlar, ortak fakülteler vesilesiyle mesafeli tanışıp, 2 yıl arkadaş takılıp, sonra kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra işim dolayısıyla araya mesafe girdi. 1 yıl sonrasında da bitti gibi oldu. Evlenme niyetim vardı kabul görmedi. Ama bu bitti gibi olma kısmı da 1 yıl sürdü ve beni o kadar yıprattı ki anlatamam. En sonunda aylarca telefonum açılmadı. Bu işin bitiş şekli böyle vedalaşmadan olacakmış demek ki dedim, döndüm yoluma bakmaya çalıştım. Bir gün telefon geldi ve ben nişanlanıyorum dedi. Neden şimdi arıyordu? Neden söylüyordu? Artık sorgulamak istemiyordum. Tek isteğim telefonumu silmesi, beni bir daha aramaması oldu. Sağ olsun insaf etti de en azından bu isteğimi yerine getirdi. Üstünden 2 yıla yakın zaman geçti. Bir saniyeyi bile bir an unutmadım, ama kafamdaki izlerinin çoğunu attım gibi hissediyorum. En zor zamanlarımda kafamı dağıtabilmek için bir gitarlarıma, bir de arabama sarıldım. Haftada ortalama 3 gece filan geceleri çıkıp yollarda kendi kendime gazladım.
Geriye fiziksel izler kaldı. Yaşadığım üzüntünün üstüne nöroloji polikliniğini bir ziyaret etmem icap etti. Gastroenteroloji ile aram zaten sıcaktı, yıllar sonra iyileşen ülserim nüksettiği için biraz daha sıkı fıkı olduk. Bunları bertaraf ettim, ama bütün sıkıntı bu kadar değilmiş. Geçenlerde elde edilen bulgular üzerine kanser ihtimali belirdi. Yakın zamanda tiroid bezimin bir lobu alınacak. Çocukluğumdan beri türlü hastalıklar çıktı, hepsiyle uğraşabiliyorum, imkansız gözükenlerinin de üstesinden gelmişliğim var. Bu kadar rahatsızlığım olmasına rağmen, üzüntü insanı sağlığından nasıl eder yaşayarak öğrendim.
Ben bu yaşadıklarımı gizleyebilmemin mümkün olmadığı en yakınımdaki birkaç arkadaşım hariç kimseye söylemedim. Bu konular geldi geçti, ailem bile hala bilmiyor, Ortak arkadaşlarımız da bilmiyor. Bu hikayemi ufak ufak sağda solda birilerine yumurtlayabilmeye başladım çünkü kafamda bu sorunu aşabilmeye başladığımı hissettiriyor.

Boşverin kendiniz üzmeyin demeyeceğim. Hiç kaçarı yok, çok pis üzüyor. Tek söyleyeceğim şey: Dikkatli olun, körü körüne kapılmayın, kaptırmayın.
allah sıfa versın hocam...
 
  • Beğeni
Tepkiler: bt
Valla iki kere vurdu.
Biri şu meşhur "ilk aşk" tı. Yıllarca kabak gibi net belli ederken her şeyi, dürüst olayım da artık sevdiğimi söyleyeyim dedim. Yalan oldu. Ha, uzun süre süründüm, yine arkadaş kalmayı başarabildim. Tabii yıllar bizleri değiştirdi, yıllar sonra bir görüşmemizde bir densiz lafıyla gözümde bitti. Vazgeçilmez değilmiş dedim, ilk aşkın bitişinde böyle büyük bir ders almış oldum.
Diğeri ise beni cidden bitiren bir süreç oldu. Üni.de ortak arkadaşlar, ortak fakülteler vesilesiyle mesafeli tanışıp, 2 yıl arkadaş takılıp, sonra kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra işim dolayısıyla araya mesafe girdi. 1 yıl sonrasında da bitti gibi oldu. Evlenme niyetim vardı kabul görmedi. Ama bu bitti gibi olma kısmı da 1 yıl sürdü ve beni o kadar yıprattı ki anlatamam. En sonunda aylarca telefonum açılmadı. Bu işin bitiş şekli böyle vedalaşmadan olacakmış demek ki dedim, döndüm yoluma bakmaya çalıştım. Bir gün telefon geldi ve ben nişanlanıyorum dedi. Neden şimdi arıyordu? Neden söylüyordu? Artık sorgulamak istemiyordum. Tek isteğim telefonumu silmesi, beni bir daha aramaması oldu. Sağ olsun insaf etti de en azından bu isteğimi yerine getirdi. Üstünden 2 yıla yakın zaman geçti. Bir saniyeyi bile bir an unutmadım, ama kafamdaki izlerinin çoğunu attım gibi hissediyorum. En zor zamanlarımda kafamı dağıtabilmek için bir gitarlarıma, bir de arabama sarıldım. Haftada ortalama 3 gece filan geceleri çıkıp yollarda kendi kendime gazladım.
Geriye fiziksel izler kaldı. Yaşadığım üzüntünün üstüne nöroloji polikliniğini bir ziyaret etmem icap etti. Gastroenteroloji ile aram zaten sıcaktı, yıllar sonra iyileşen ülserim nüksettiği için biraz daha sıkı fıkı olduk. Bunları bertaraf ettim, ama bütün sıkıntı bu kadar değilmiş. Geçenlerde elde edilen bulgular üzerine kanser ihtimali belirdi. Yakın zamanda tiroid bezimin bir lobu alınacak. Çocukluğumdan beri türlü hastalıklar çıktı, hepsiyle uğraşabiliyorum, imkansız gözükenlerinin de üstesinden gelmişliğim var. Bu kadar rahatsızlığım olmasına rağmen, üzüntü insanı sağlığından nasıl eder yaşayarak öğrendim.
Ben bu yaşadıklarımı gizleyebilmemin mümkün olmadığı en yakınımdaki birkaç arkadaşım hariç kimseye söylemedim. Bu konular geldi geçti, ailem bile hala bilmiyor, Ortak arkadaşlarımız da bilmiyor. Bu hikayemi ufak ufak sağda solda birilerine yumurtlayabilmeye başladım çünkü kafamda bu sorunu aşabilmeye başladığımı hissettiriyor.

Boşverin kendiniz üzmeyin demeyeceğim. Hiç kaçarı yok, çok pis üzüyor. Tek söyleyeceğim şey: Dikkatli olun, körü körüne kapılmayın, kaptırmayın.
Çok büyük geçmiş olsun hocam. Allah emin olun size çektirdiği kadar en az ona da çektirecektir. Her gece dua ederim allah hepimizi iyilerle karşılaştırsın diye. Gerçekten de karşılaşmazsa hayatımız değişiyor.
 
Çok büyük geçmiş olsun hocam. Allah emin olun size çektirdiği kadar en az ona da çektirecektir. Her gece dua ederim allah hepimizi iyilerle karşılaştırsın diye. Gerçekten de karşılaşmazsa hayatımız değişiyor.
Amin hocam inşallah kabul olur dualarımız..
 
  • Beğeni
Tepkiler: Porsche
Başlığı gördüğüm gün aklıma kitaplığımda uzun süredir duran "Aşk Bir Güneşe Benzer" kitabı geldi. Ben mi aldım eşim mi aldı hatırlamıyorum ama okuyayım dedim, yarıda bırakıyorum. "Bize aşk ile ilgili kitap öner" diye soran olursa da Sarah Jio'nun kitaplarını öneririm, eşim deli gibi okuyor o kadını demekki iyi yazıyor -ben okumadım. Benim önereceğim kitap ise Özdemir Asaf'ın şiir kitaplarıdır. Özdemir Asaf bir yana diğer şairler bir yana benim için. Seversiniz güvenin bana :)
FB_IMG_1474667262095.jpg
 
  • Beğeni
Tepkiler: emert20 ve Porsche
@maximaorhan
Ben Embraer e-jet hastasıyım, Sadece boru jettemi var bu ucaklardan. Anadolu jete yakışmazmı.
Ben ucağı fsx de kullanmayı biliyorum. MCDU full setup yapabilir. kaldırabilirim.
 
Başlığı gördüğüm gün aklıma kitaplığımda uzun süredir duran "Aşk Bir Güneşe Benzer" kitabı geldi. Ben mi aldım eşim mi aldı hatırlamıyorum ama okuyayım dedim, yarıda bırakıyorum. "Bize aşk ile ilgili kitap öner" diye soran olursa da Sarah Jio'nun kitaplarını öneririm, eşim deli gibi okuyor o kadını demekki iyi yazıyor -ben okumadım. Benim önereceğim kitap ise Özdemir Asaf'ın şiir kitaplarıdır. Özdemir Asaf bir yana diğer şairler bir yana benim için. Seversiniz güvenin bana :)
Ekli dosyayı görüntüle 2427


Her aşk kendi kitabını yazar hocam :D :D
 
  • Beğeni
Tepkiler: MertEren
yalnız her eline kalem alan aşk kitabı yazmaya kalkarsa sıkıntı büyük

Aşk sevgiliyle paylaşınca güzeldir , Her aşk paylaşıma açık değildir :D

Hayır yoksa ilk ben kitabımı yayımlardım. :D :D
Ulan o değilde sevgilimden ayrıldıktan sonra bol ayranlı bi gecede bilgisayardaki bütün şiirleri sildim yanarım yanarım hala ona yanarım giden gitmiş hayır şiirlere niye dokunuyosun bak yine aklıma geldi
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...